+5
-1
istanbul'da doğmuş, büyümüş birisi için güzel anadolu pek de güzel anadolu değil. bildiğin anadolu işte.
nereden bahsediyorsunuz derseniz bahsettiğim de yozgat, çorum, bitlis, muş vs. değil. bahsettiğim o küçük il zonguldak. evet çoğu kişi için burası iç açıcı, güzelliklerle dolu, karadeniz'in incisidir. fakat benim için zonguldak ereğli deniz görmüş yozgat. türkiye'de 3-5 ili çıkarırsam diğer iller cidden yaşanacak yerler değil. biraz açacak olursam;
- bütün ilçe kır pidesi, ereğli pidesi kokuyor.
- etrafta kayıp gençlik cirit atıyor.
- esnafı bir şehirli gelsin de bi gibeyim diye gözünüzün içine bakıyor.
- şehirde kültür-sanat manasında hiçbir şey yok. sadece 1 tane duvarları cami gibi yeşil boyalı sineması var. insan mevlidde mi sinemada mı anlamıyor.
- böyle gelmiş böyle gidercilik,
- sevgilinize sarılsanız rahatsız edici bakışlar, cafedeyseniz uyarı mutlaka geliyor.
- nereye baksanız yeni akp burjuvazisi ailecek pide yiyor, kebap yiyor, farklılıkları ayıplıyor.
- iki düzgün muhabbet edecek kimse yok.
- türkçeyi düzgün konuşan birisini bulmak bile zor.
- gençlerin en büyük eğlencesi internet cafe, abaza abaza takılmak, pes cafeler, online oyun oynamak. bir zamanlar kahveyi boşaltmayan gençliğin yeni kaybetme mekanları.
- yemek kültürü sıfırın altında. varsa yoksa yağlı yağlı pide, iğrenç bir ekmek m(ekmeğe iğrenç denmez de böyle garip bir ekmek kullanıyorlar) arası döner. o döner de böyle kalın kalın kesilmiş ve lezzetsiz. uyduruk kahvaltı tabaklarına fahiş fiyatlar. 200 gr. hamsiye 15 tl gibi uçuk fiyatlar istemek.
- mekanlarda varoşluğun ve arabeskliğin fink atması. iğrenç müzik anlayışı.
- farklılıklara öcü gibi yaklaşmak,
- hizmet eden kişilerdeki laubalilik, gereksiz rahatlık, sigarayla servis yapanı dahi gördüm.
- sosyalleşmek için bulunan 1 adet mecburiyet caddesi, herkesin orda sabahtan akşama oturması, birbirini kesmesi.
- giyimle ilgili tek alternatif bulamamak.
- çarşıda tek enteresan dükkan olmaması. etrafta her yerin telefoncu olması.
ulan insan bu illerde insan olduğunu unutur. yukarıda bahsettiğim bu sığlık insanlara da deli gibi yansıyor. sığlık almış başını yürümüş. hani bir çocuk şarkısında diyordu ya sen ne güzel bulursun, gezsen anadoluyu
dertlerden kurtulursun, gezsen anadoluyu arkadaşlar boşverin gezmeyin anadoluyu. bir ilini gezin diğer hepsi aynı zaten. hatta yaşamayı hiç düşünmeyin. sokaklar üstünüze üstünüze geliyor. ulan kieslowski filmlerindeki polonya'ya bakardım. burda insanlar nasıl yaşıyor derdim. anadolu bin beter arkadaş. bana aşık veyselle, mevlana'yla gelmeyin. kalbinizi kırarım. eto'o daha bitmemiş ama anadolu bitmiş.
mevlana bugün yaşasa akp yandaşı olur, cihangir'de oturur keyfine bakardı. aşık veysel, polonezköy'den bir ev alır. orda şehirden uzak takılırdı. arada atv'ye falan çıkardı. yunus emre urla'da yazlık tipi bir evde domates yetiştirirdi.
arkadaşlar hiç gitmeyin küçük illlere. takılın mis gibi büyük şehrinizde. ne varsa liberal, kozmopolit şehirlerde var. yaşasın modern hayat.