1. 26.
    0
    modern olarak adlandırdığı şeylere göre kendisini yönlendirmeye çalışması, pek tabii bunun olamaması sonucunda yaşanan bunalımlar. zira modern insan diye bir şey yok bana göre. ne kadar dallandırıp budaklandırılmaya çalışılsa da insan fiziksel olduğu kadar öz olarak da hayvandan çok farklı değildir. hayatta kal ve üre. her şey bu ikisi üzerinden dönüyor. ister ıssız adadaki robinson crusoe ol beslenmek için, yaşamak için çabala, istersen bir kuş ol tohum arayan, istersen doktor ol, çalış, maaş al, o parayla bir yerlerden yiyecek almak için çabala bunlar aynı şeyler. tıpkı çiftleşme güdüsü gibi. karikatürlerde ilk insan kadını saçlarından sürükleyerek mağarasına zütürmeye çalışıyorken, erkek hayvanlar kendilerini dişiye beğendirmek için kırk takla atıyorken veya günümüz modern erkeği şarap kasarken, şiir, edebiyat ya da ev, araba, biraz düzgün konuşabilmek sonucunda dişiyi modern mağara olan evine çekmeye çalışıyorken...
    mesela bir kısrak çiftleşmek, üremek istediğinde erkeğin ona yaklaşmasına izin verir. kuyruğunu kaldırır ve erkeğe cinsel organını gösterir. ya da hepimizin sokakta gördüğü bir kedi, gerek çıkardığı seslerle gerek hareketlerle bunu açıkça ortaya koyar. modern kadının süsü, cilvesi, giyimi, göğüs büyütme operasyonları da aynı öz sebebiyle.
    güçlüyüm ve spermlerim kaliteli, sağlıklıyım ve doğurganım olarak da bahsediliyor bundan.

    insan ya neyi neden yaptığının bilincinden uzaklaştı ya da hiç gereği olmayan bir kılıf hazırlama, allayıp pullama derdine düştü. sonuç depresyon. amca bağırıyor bak ordan sen bilirkişi misin? sen uzman mısın? sen kimsin lan! diye. az önce konusu geçince aklıma geldi sadece yazmak. bin kola ayrılan bilim camiasının işi elbet bunlar. ben veteriner eğitimi alan bir insan olarak, sadece naçizane insan ve hayvanın temelde birbirine gerek fiziksel gerek içgüdüler olarak inanılmaz benzediğini fark ettiğimden söylüyorum bunları. bu kesinlikle böyledir diye bir iddiam da yok. sadece ben öyle olduğunu zannediyorum. özellikle karşı cinsle münasebetler konusunda. yani modern insan bu noktada çok takıntılı, kendisinin bir hayvanla aynı içgüdüye sahip olduğunu kabullenmek istemiyor olsa da nerdeyse tüm kadın-erkek ilişkilerinde hayvanları görüyorum. özün ve hormonların yüzü suyu hürmetine bir şeyler oluyor aslında. en işim olmaz insanı veya hayvanının birkaç enjeksiyonluk işi var. her ne yapıyorsak beğenilmek ve seçilmek için. ama nedense kendimiz için, modern olduğumuz için yaptığımızı iddia etmeyi seçiyoruz. tabii ki kendimiz için yapıyoruz. çünkü bunları yapınca beğenilip, seçileceğiz. bilmem anlatamadım mı? yani hem seçilmek için hareket etmek, hem de beğenilmeye ihtiyacım yok triplerine girmek insanın dengesini bozar. ki bozduğunu görüyoruz. ne zaman bu bir eziklik ve ekgiblik olarak görülmeye başladı, insan ne zaman bunu kabul ettiğinde kendisini -aslında tam da öyle olduğu halde- muhtaç olarak görüp küçümsemeye başladı, niye bu reddetme çabası içine girdi bilmiyorum. havaya, suya, toprağa, bitkiye ihtiyaç duyan insan bundan hiç gocunmadı ama kendisi gibi bir insana karşı burnu hep kaf dağında.

    en güzel olmak, en güçlü olmak, en başarılı olmak, en iyi okulu kazanmak, en çok parayı kazanmak vs istemek mesela bu da zooteknide ve hayvan davranışlarında hiyerarşi dediğimiz şey. hayvan nasıl en iyisi olursa tepede olur, ezilmez, hayatta kalır, dişi veya erkek tarafından tercih edilir ve ürerse, insanın da tüm stresinin temeli budur. kabullenince stres bitecek mi? yoo. bunalım azalacak sadece. tarihle ilgiliydi sanırım kim olduğunu bilirsen, nereye, nasıl gideceğini de bilirsin gibi bir söz hatırlıyorum. nasıl bir canlı olduğunu ve hedefini bilirsen yolun kolaylaşır bence. eğip bükmeden, evirip çevirmeden yani...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster