/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 76.
    0
    Üçümüz de sabah kahvaltısını ayrı ayrı yapıyorduk. Sabah sayımından sonra Mesut ve Bülent tekrar yatıyordu. Ben uykumu aldığımdan kahvaltımı yapıyordum. Mesut saat 21:30-22:00 gibi kalkıyor, Bülent'te öğlen yemeğine yakın, zorumuzla kalkıyor ya öğlen yemeği yiyor, ya da kahvaltı yapıyordu. Mesut, kendini yemek yapmaktan sorumlu tutmuş gibi gözüktüğünden ve ben her seferinde yardım edeyim mi diye sorduğumda kabul etmiyordu. ilk bir haftamda, sabah kahvaltısından sonra, ben de uyuyordum. Mesut öğlen yemeğini hazırlamış, sofrayı kurmuş Bülent ve beni yemeğe davet ediyordu. Ben hemen kalkıyordum. Oysa Bülent' in baş ucuna iki-üç sefer gitmek gerekiyordu. Bu görev de benimdi. Bir gün öğlen yemeğinden sonra; Mesut'un; şahsıma karşı tehdit edercesine dokunaklı sözlerine içerlenmiştim. Bana; Burhan, cezan uzun. Af çıkmadığını düşünürsek, sen bu cezayı yatamazsın, bie melemen bile pişirmesini, bir makarna yapmasını bilmiyorsan aç ve sefil kalırsın, böyle devam ederse; yemek ortaklığından da vazgeçerim diyordu. Ben de, sözlerin doğru olabilir. Kimse acından ölmemiş. Zeytin ekmekte yesem karnım doyar, kimseye minnet ve yükte olmak istemem. Yemek yapmasını bilmiyorsam suç mu? dediğimde, alındığımı anlamış olacak ki, arkadaşım, ben senin iyiliğin için söyledim. Benim şurada kırk günüm kaldı. Gidene kadar beraber yer, içeriz diyordu. Mesut' un bu sözleri beni kızdırmıştı. içimden yemek ortaklığından ayrılasım geliyordu. ileriki günlerde de bu tip şeyler söz konusu olursa kesin kez ayrılmayı düşünüyorum. Geldiğim günden beri her gün saat 08:30’da kalkıyorum. idarenin vermiş olduğu, kişi başına bir adet ekmek yeterli gelmediğinden, üçümüz için üç ekmeğin haricinde günlük olarak iki ekmek fazla alıp, ücretini ben ödüyordum. Bir gün olsun erken kalkıp, ekmek aldıklarını görmedim. idare, ayrıca her gün için iki yüz yetmiş üç bin liralık günlük istihkak veriyor, haftalık olarak tanzim edilen kumanya, bakkal tarafından cezaevine getiriliyordu. yemek ortaklığı kaç kişiyse, iki yüz yetmiş üç bin çarpı kişi adeti tutarı şeklinde kumanya ihtiyacımızı gideriyorduk. Koğuş içinde erzağı biten birbirinden borç alıyordu. Manav türündeki ihtiyaçlar ise özele girdiğinden yekün aramızda pay ediliyordu. Bizim grupta da bu işle Mesut ilgileniyordu. Kumanya ve manav listesini hazırlayıp erzaklarımız geldiğinde, limiti aştığımızdan, bakkal tarafından ücret istendiğinde bir milyon altı yüz bin lira için Bülenti yanıma göndermiş ödememi istiyorlardı. Ve ödedim de. Mesut ve Bülent gelen erzaklarım dolaba yerleştirirken tanzim edilen listeyi de kontrol ediyorduk. Listeyi kontrol ettiğimde istihkamımız, bir kişi, iki yüz yetmiş üç çarpı yedi gün eşittir bin dokuz yüz on bir, çarpı üç kişiyiz, o da eşittir beş bin yedi yüz otuz üç tutarındaydı. Fazlalık kumanya ve manav listesi fiyatı da eklendiğinde iki milyon yüz bin liralık ücretin aramızda pay edilmesi gerekirken; Mesut' un beş yüz bin lirasını ödeyip, bir milyon altı yüz bin liranın benden talep edilmesine içimden kızmıştım. Bakalım ileriki haftalarda durum neyi gösterecek.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster