0
Bugün 29 Temmuz Çarşamba
Buraya geleli tam beş gün olmuştu. Kirli çamaşırlarımı biriktirmiştim. Kısa sürede bir af yasası çıkar düşüncesiyle çamaşır yıkamak istemiyordum. Yapılacak bir iş bulamadığımdan, vakit geçsin diye çamaşırlarımı yıkadım. Hava çok sıcaktı ve bahçede durulmuyordu. Güneş çekilene kadar beş-altı arkadaş yemekhanede oturup sohbet ettik. Burada da hasta olmak yok. Hastalanıp dilekçe verdin mi, beş-altı gün sonra doktora zütürüyorlarmış. Bu yüzden hasta olmamam için bol bol Allaha yalvarman gerekiyor diyorlardı. Konuşmalarımızın çoğunluğu af içerikliydi. T.B.M.M 31 Temmuz Cumartesi günü tatile girecekti. Hepimizin umudu, bu tarihe kadar affın çıkmasıydı. Çeşitli yorumlarla kendimizi haklı çıkarmaya çalışıyorduk. Gazeteleri okuduğumuzda af konularında halkın tepkisini, görüşlerini okudukça hepimiz sinirleniyorduk. Af konusu geniş kapsamlı bir kelime olduğundan, herkes kendi yönüne göre ( mağdur ve sanık ) değerlendirmeye çalışıyordu. Ve gün geldi çattı. 31 Temmuzda T.B.M.M tatile girdi. Hepimizin hayali (erken af ) suya düşmüştü. Artık gözlerimizi 29 Ekime dikmiştik. Çünkü Cumhuriyetimizin 75. yıl yıl dönümü itibariyle ortaya atılan ( kısmi veya genel de olsa ) bir af yasası vardı. Günlerce basın ve televizyon kanallarından düşmeyen af yasası hazırlanamamıştı. 1 Ekimde T.B.M.M'nin açılmasıyla ele alınacak yasalardan bir tanesi diye beyanlarda bulunulması, biz mahkumları 29 Ekime endekslemişti. 1 Ağustostan itibaren, iki ay saymaya başlıyoruz. 1 Ekim - 29 Ekim arası patlatılacak bir bomba, hepimizi ailelerimize, özgürlüğümüze kavuşmamızı sağlayacak. Aksini düşünemiyoruz. Ortaya atılan bir yasanın gündem dışı kalması, cezaevlerinde olmadık olayların önüne geçilemeyeceği gibi, affın da bir seçim yatırımı olduğu kanısındaydık. Artık bunu zaman gösterecek.