/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 51.
    0
    Burada hükümlü bulunan mahkûmların yirmi ila otuz gün arasında sevki çıkıyormuş. Adalet Bakanlığınca ayarlanan bu sevkte, nereye gideceğimi merakla beklemekteyim. Buradaki ortama ve arkadaşlara da alışmıştım. Ayrılmak zor da olsa, sevki çıkanın gitmesi gerekiyordu. istanbul’dan uzak bir yere sevkimin çıkması, beni endişelendiriyordu. Çünkü burada her hafta ziyaretime gelen vardı. Mutlu oluyordum. uzak bir yere gitmek, ziyaretçinin olmaması demekti. Af gündeme geldiğinden. üç akşamdan bu yana yatarken sevkim çıkmasın diye Allaha dua ediyordum.

    Gariban, arayanı sarayını olmayan mahkûm arkadaşlar için, blok içerisinde hâli vakti iyi olanlardan para toplanıp o kişiye veya kişilere pay ediliyordu. Yardımlaşma ve dayanışmanın bir örneğini de görmüş olup, mutlu oluyordum. Bu gece de hiç uyuyamadım. Gece defalarca kalkıp sigara içtim. Saat dört onbeşte kalkıp tekrar bir sigara daha içip yatağıma uzandım.

    24.07.1998

    Sabah sayımına zar-zor kalkabildim. Kahvaltımı yaptım. Bahçeye çıkıp biraz volta attım. Saat 22:00 sıraları Tuncer iç koğuşa gelip bugün sevk varmış. Kırk kişi gidecekmiş. ( Bana ) devre sen de hazırlan, gidebilirsin diye takılmıştı. Hakikatten yarım saat sonra, blok gardiyanı gelip sevk edilenlerin isimlerini ve gideceği yeri okurken, inşallah benim ismim okunmaz diye dua ediyordum. ismim ve gidecek olduğum yer, Kastamonu - Araç okunduğunda bir tuhaf olmuş, beynimden vurulmuşa dönmüştüm.

    25.07.1998 cumartesi günü açık ziyaretim vardı. Eşim ve çocuklarım gelecekti. Bir aydır çocuklarımı koklayıp sevememiştim. Doyasıya onlarla sohbet edip, kucaklaşıp, hasret giderecektim. Açık ziyarete bir gün kala sevkimin çıkması ve sevk yerimin istanbul’a uzak oluşu beni çok üzmüş, kendimi tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Koğuş arkadaşlarımdan birkaçı yanıma gelip, teselli vermeye çalışıyorlardı. Onlar teselli verdikçe ben daha çok hüzünleniyor, doyasıya bağıra bağıra ağlamak istiyordum. Koğuş arkadaşlarıma da alışmıştım. Onlardan ayrılmakta zoruma gidiyordu. Behçet, Nedim ve Şeref Ağabey, uzun müddet teselli vermeye çalıştılar. Yeterli miktarda paramın olup olmadığını sordular. Gidecek olduğum yerin, Metris Cezaevinden daha iyi olduğunu, her zaman ziyaretçin gelse açık ziyaret yaparsın. Çocuklarını, eşini yanına alıp sohbet edersin. Telefon açman kolay olur. Bahçen akşama kadar açık olur gibi laflarla beni avutmaya çalışıyorlardı. Ben, sevkimi Tekirdağ - Çanakkale arasında olan cezaevlerinde çıkmasını bekliyordum. Gidecek olduğum cezaevinin istanbul’a yakın olması ziyaretimi kolaylaştırır, aile özlemi çekmezdim. Şimdi uzak yere gidiyordum. Ailemin yanıma gidip gelmesi çok zor olur. Maddi durumum iyi olsa, kendimi bu kadar üzmem diyordum. Arkadaşlarımla bir müddet konuşmadan rahatlamaya çalışmıştım.
    Dayı diye hitap ettiğim Şeref Ağabey, koğuş içerisinde para toplamış. Tekrar yanıma gelip al şu parayı, yanında bulunsun. ihtiyacın olur dediyse de zorla kabullenerek aldım. Allah sizden razı olsun, sağ olun, varolun dedim. Artık yolculuk hazırlığına başlamalıydım. Valiz yasak olduğundan, iki tane büyük çöp torbasını iç - içe geçirip, eşyalarımı toplamaya başladım. Tuncer de yardım ediyordu. Diğer taraftan Zeki Ağabey, koçum, gidecek olduğun yerde battaniye bulunmaz. Bu battaniyeyi yanına al, torbaya yerleştir dedi. Ve artık çağırılmayı bekliyordum.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster