0
Koğuş içerisinde konuşurken kelimeleri çok iyi seçip konuşman gerekiyor. Dilimizin kemiğinin olmaması, yanlış yorumlara neden olabildiğinden, karşımızdaki kişinin o anki tansiyonunu yükseltiyordu. Sohbetler arasında en çok sinirlenen Şeref Dayı, Zeki Kanar, Tuncer ve Dursun’du. Bu kişilerle pek sohbet edilmediğinden ben de uzak duruyordum.
Her cezaevinin kendi bünyesine göre yönetmelikleri olduğu ve kafalarına göre iş yaptıkları kanısındayım. Çünkü burada bulunduğum süreler içerisinde iki revir doktoruna çıkmam konusunda ve dosyam hakkında yazmış olduğum dilekçelerime geçerli veya geçersiz bir cevap vermediler. Bir hafta boyunca griptim. Bünyemi bildiğimden doktora çıkıp ilaç kullanmam gerekiyordu. Maalesef doktora çıkamadım. Aşçımız Yılmaz nane limon suyu kaynatıp, üç gün boyunca içerek kendime gelebildim. Burada da insan sağlığına ve suç işleyip adınız mahkûma çıkmışsa, tarafımıza da değer ve önem verilmeyeceğine bir kez daha tanık oldum.
Koğuş içerisindeki arkadaşlarımız arasında çoğumuzun bir lâkabı vardı. Bu lâkap kişinin yapmış olduğu cezasına veya kişisel yapısına göre takılmıştı. işte bazı örnekler. Benim uysal, ağır başlı olduğumdan Mazlum, Tuncer hapishaneye defalarca girip çıktığından Çakal, Şeref çok kısa ve şişman olduğundan Dayı, Zeki piyasada pek çok kesimi tokatladığından Tokatçı, Sabri Gaziantep’te oto hırsızlık çetesi kurduğundan Reyiz, Kenan tek çalıştığından Tekçi, Murat pasaport ve evrak işlerine baktığından Evrakçı, Selman, SSK' ya bağlı kendini müfettiş gösterip diğerlerini dolandırdığından Sahte Müfettiş, Kenan sahte kimlik düzenlediğinden Kimlikçi diyorduk.
Sohbetlerimizin çoğunluğu, yapılan suçların espiri mahiyetinde anlatmasaydı. Bazı kişiler de ballandıra ballandıra anlatıp, yaptığıyla övünmesiydi. Cezamı bitirip tahliye olduğumda, kaldığım yerden devam edeceğim diyenler de çoktu. Çoğu kişiler yaptıkları işi meslek edindiğinden, bu kişilerin ıslah olacağına inanmıyorum. Buraya düşmek bana ders oldu. Tahliye olunca hayırlısıyla bir iş bulup alın teriyle, emek gücümle çalışıp, para kazanırım diyen pek enderdi. Bu ender kişilerden birisi de ben ve birkaç arkadaşımdı.
Ben ve benim gibi düşünenler ise, şeytana uyduk, yanıldık, arkadaş kurbanı olduk, çevremizin etkisi altında kaldık, irademize hakim olamayıp, bir hata işledik, aile yapım, itibarım, mevkiim sarsıldı. Cezam neyse çekerim, tahliye olunca da, hayata yeniden dört elle sarılacağım düşüncelerinden ibaretti.
Tümünü Göster