0
Bahçe saatimiz bir gün, sabah sekiz - on arası, öğlen 12:00-14:00 arası, diğer günde de 10:00-12:00 arası, akşam üstü de 16:00-20:00 arasıydı. Adımlarımla ölçtüğüm yirmiye kırk bir dörtgen alanda bulunmuş olduğum bloktaki mahkum arkadaşlarla çıkıyorduk. Kimisi gruplar halinde volta atıyor, kimisi tek başına, kimileri de duvar diplerine gruplar halinde oturup, sohbet ediliyordu. Bazen de bloğun eski mahkumları futbol veya voleybol maçı oynuyorlardı.
Bloğumuz üç katlı olup, karşılıklı çift daireden altı koğuş bulunuyordu. Her koğuşta ki bölme ( oda ) ve banyo mevcuttu. Benim de bir haftalık sürem dolunca, bahçeye çıkmaya başladım. Çoğunlukla tek başıma volta atıyor veya bir köşeye çömelip top oynayanları seyrediyordum. Zaman zaman da derin hülyalara dalıp, tahliye olduktan sonra yapabilecek olduğum işleri kafamda canlandırıyordum. En çokta ailemi düşünüyordum.
Her akşam saat yedi kırkta koğuşumuzun kapısı nöbetçi gardiyan tarafından kapatılıyordu. Saat 20:00-22:00 gibi nöbet değişiminde gardiyan gelip koğuşun mevcudunu alıp, kapıyı üstümüze kilitlerken, o kapının çıkarttığı sesi ömür boyu asla unutamam. Kapıyı kilitlerken, arkadaki demir sürgüleri çekerken ki çıkan da-da-dan sesleri hepimizde bir ürperti yaratıyor, kendi aramızda yine akşam oldu, ömrümüzden bir gün daha geçti diyorduk. Akşam yemeği yenilip ve çaylar da içildikten sonra televizyon kanallarından herhangi birisine katılıp televizyon seyrediyor veya her akşam olmasa bile eğlencesine yüzük oyunu oynuyorduk. Oyunumuz dörder kişilik gruplar halinde iki grup olup, birimiz masanın öbür yüzüne, diğer grupta öbür yüze geçip, yüzlerimiz birbirine bakacak şekilde oturuyoruz. Her grubun bir ebesi oluyor. Ebe oyunu başlatacağı zaman üç kişi omuz omuza verip, ellerimizi arkaya birleştirip, avuçlarımızı açık tutup, ebe yüzüğü herhangi bir oyuncunun eline koyup, yum eller masanın üstüne çık dediğinde, öbür grubun ebesi kapalı ellere sağ elini aç, sol elini aç, iki elini birden aç dediğinde yüzük çıkarsa kapalı el sayısı toplamı, yüzüğü saklayanın hanesine yazılıp, on beş sayısını tamamlayan oyundan çıkıyordu. Oyunun cilvesi, bazen teşhisi tam koyarmış gibi olduğunda, yüzük sağ elimde var dediğimde, çıkmadığında sekiz sayı birden veriyorsun. Bunu iki - üç sefer yapıp sekizer sayı peş peşe olduğunda kaybeden tarafın morali bozuluyor, grup içerisinde tatlı sözlü sürtüşmeler oluyordu. Oyun bitiminde meyvelerimi yiyip bir taraftan da sohbete devam ediliyor. Her öğün yemeklerimiz ayrı ayrı oluyordu. Öğlen başka yemek, akşam başka yemek hazırlanıyordu. Öğlen yemeği tek çeşit oluyorsa, akşam yemeği iki çeşit oluyor veya öğlen yemeğimiz iki çeşit olup akşam yemeğimi tek çeşit oluyordu.
Koğuştaki arkadaşlarımın çoğunluğunun ziyaretçisi geliyordu. Ziyaretçilerimiz tarafından getirilen çeşitleri sebze ve meyveler bir sırada toplanıp, haftalık erzak tamamlanmasa bile ekgiblerimizi cezaevi kantininden haftalık olarak cuma günleri tamamlamıyorduk. Diğer çeşitli ihtiyaçlarımızı da haftalık pazartesi ve cuma günleri koğuşumuzun kantin sorumlusu tarafından liste yaparak tamamlamıyorduk
Tümünü Göster