/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 26.
    0
    Kesilmiş cezam bulunuyor. Beş yıl, on ay ceza almışım. Dört ayını yatmışım, şartla olup dosyam yargıtayca tasdik olduğunda yirmi iki ay yatar cezam var ve kaçak durumundayım. Genel aramada GBT'ye yakalandık. ikinci şubeye veya herhangi bir polis karakolu nezaretine atıldım. Seni yakalayan birim suçu işlemiş olduğum merkez ( adliyeden ) faks çekerek dosyanı istiyor. Bu dosyanın yakalanmış olduğun yerin Cumhuriyet Savcılığına gelmesi en az iki gün, en çok on gün sürüyor. Ve benim dosya da altıncı gününde geldi. ikinci şubeye gelmiş bulundu. Halbuki faks çekilirken bu kişinin kesilmiş cezası var mı? Varsa şu hapishaneye gönderiyoruz. Dosyanın aşağıdaki adrese gönderilse denilse, nezarethaneler bu kadar tıklım tıklım olmaz ve bu kişi de cezaevine gidip ortdıbına, rahatına bakar.
    Nezarethanede ne yastık, ne yatak, ne de battaniye var. Hiçbirini bulamazsın. iki - üç günden fazla kalanlar için kirli bir ortam. Jilet vermezler, ayna yok ki suratını göresin. Tırnak makasını, tarağını, saatini alan bu kişilerden ne bekleyebilirsin? Sabun ve havlu zaten yok. Üstelik ziyaretçin gelmiyorsa üstün başın perişan hal alacaktır. Mevsim de yaz olduğundan kapalı yerde o kadar insan birbirlerinin ter kokusunu, sigara dumanını çekmesi hastalığa davetiye çıkarıyor demektir.
    .

    Buraya gelişimin ikinci günün sabahı. Sayımdan sonra, ismi çağırılanlar tek tek nezarethaneden çıkıp gittiklerinde yer döşemesine geçtim. En azından rahat oturup kalkarım. Yatar uyurum diye düşündüm. Banka oturup uyuklamaktansa rahatımı düşünmüştüm. Böylelikle yanıma üç arkadaş daha geldi. Bunlar Davut, Bahattin ve Selahattin’di. Hepsine sırasıyla kendimi tanıtıp, ne için burada olduğumu, dışarıda ne işle meşgul olduğumu ve aile yapımdan kesitler verdim. Kah şamata, kah ciddi konuşmalarla kısa sürede kaynaştık. Ordulu Davut anlattığına göre bir şirkette koruma görevlisiymiş. Beş yıl önce TV tamirciliği yaparken sonradan öğrenmiş olduğu çalıntı TV almış. Hırsız yakalanmış. Televizyonu Davut’a sattığını söylemiş. Böylece hırsızlık malı satın almaktan Davut hakkında G.T. çıkmış. Adresini beş yıl sonra bulup, Salı günü evinden polis alıp, ikinci kata hırsızlık nezarethanesine getirmişler. Burada dört gün kalmış. Geldiğinde yanında yetmiş milyon parası varmış. ikinci katta oturmaya yer yok. Tuvalet yok, su yok, kantin yok, sigara yokmuş. Bir dal Maltepe içebilmek için polise on beş milyon verdim diyen, hırsızlıktan gelen bütün insanların çoğu işkenceden geçiyor dedi. Parası olan polise verip, aman abi beni dövme diye yalvarıyormuş. işkence odasına gidip gelenleri gördüğümde altıma kaçıracak gibi oldum diyen, ağzı burnu yamulan, üstü başı kan revan içinde gördükçe korkum gittikçe arttı diyen, Filistin Askısı, hayalarından elektrik verme gibi copla dövmek, işkencelerin başında geliyormuş. Her nöbet değişiminde polisler dayak yemeyenleri çağırıp işkence yapıyorlarmış. Sıra buna geldiğinde, işkence odasına gidip, sayın abim, olan bütün param bu. Alın şu altmış milyonu aranızda paylaşın, beni rahat bırakın suçsuzum demiş. Ve dayak yemekten kurtuldum diye anlattı. Her nöbet değişiminde polisler birbirlerine şu adama, şuna, buna dokunmayın diye tembih ediyorlarmış. neden olacak, paralı adamlardan paralarını alıp, kendi aralarında pay edip, o kişiy hesapta koruyorlar oluyor. Gazetelerde okuyoruz. işkence yok, polislerimiz insanlarımıza insan gibi muamele yapacak diye. Bu mu muameleleri? bu mu insana sayı ve sevgileri? Nerede kaldı insan hakları derneği? işte bu gibi yerlere gidip görmeleri gerekiyor.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster