0
Kahvenin müşterilerinden Keltoş diye hitap ettiğimiz, aynı zamanda Bursalı Hüseyinin de arkadaşı olan Yavuz Ağabeyimiz arkadan bizi takip edip, iki ekmek, kaşar, helva alıp, nezarethanenin kapı nöbetçisi polise teslim edip elimize ulaştığında, yarı memnun olmuştuk.
Akşam saat dokuza doğru içeriye girenler gittikçe artıyordu. O gün umumi uygulama varmış. GBT'ye takılanlar, soluğu Gayrettepe’de alıyordu. Yakalananlar suçlarına göre nezarethaneye atılıyormuş (hırsızlık, gasp, cinayet vs. ). Saat yirmi iki sıralarında kantin geldi denildi. ihtiyaç sahipleri sıraya girip, genç delikanlıya yiyecek, sigara, telekart vs. şeyler yazdırıp, bir - iki saat sonra isimlerimiz okunup poşetimizi elimize aldığımızda herkes şaşırıyordu. Çünkü fiyatlar aşırı derecede kazıktı. Otuzluk telekart iki yüz elli bin lira iken beş yüz bin liraya satılıyordu. Bakkal sahibi genç, bir turda sağlam kırk - elli milyon kaldırıyordu. Sabah, öğlen, akşam turlarını hesaplayın. Günlük kazancı biz tutuklulardan yüz - iki yüz milyon arası para kaldırıyordur. Bana göre buraya düşen yandı. Ziyaretçin gelir, görüştürmezler. ihtiyaçların olur, karşılayamazsın. Burada on gün de, yirmi gün de kalan oluyormuş. Benim de burada beş gecem geçti. Kolumuzdan saati aldılar. Ceplerimizden çakmak, tarak gibi şeyler de toplanmıştı. Saati anlayabilmek için içeriye yeni girenlere ya da bakkal genç delikanlıya soruyorduk. Tuvalet havalandırmasından günün karardığını, akşam olduğunu anlıyorduk. Otuz - kırk arası adımlarımla ölçtüğüm bu salonda sık sık volta atıyordum. Bir ara yoruldum. Oturmaya yer ararken genç bir delikanlı abi gel oturalım dedi. Onunla geceyi muhabbet yaparak geçirdik. Kendisi Ordu Aykastı’danmış. Hakkında genel takip varmış. Kahvede yakalanmış. inşaatta işçi olarak çalışıyormuş. Ailesi köydeymiş. Akşam üstü işi bitince kahveye gelip arkadaşlarından borç para toplayıp köye hasta olan çocuğunu ameliyat ettirmek için gidecekmiş. Çay kahve içerken polislerin ani baskını sonucu yakalanmış. Bunları anlatırken ağlıyordu. Ben kendi derdimi unutmuş, ona teselli vermeye çalışıyordum. Gecenin ilerleyen saatlerinde üç - dört metre uzunluğundaki banka , sağ ve sol kolunun üstüne yatarak yarı uykulu sabahı yaptık.