0
Evden kaçsam ne olacak? Elbet er ya da geç yakalanacağım veya eve geri döneceğim. Döndüğüm, daha bahçe kapısından girdiğim anda yerim dayağı. Kaçmadım. Ne olacaksa olur dedim ve utana sıkıla yere fırlattığım bülbülü yerden alıp, kafesine zütürdüm. Kafesin kapısını kapadım ve yüzüme büründüğüm bir şey yok tavrıyla annemlerin yanından geçip, sokağa çıktım.
Hafta sonuydu sanırım. Çünkü genelde hafta sonları yıkanırdım. Şu yaşıma kadar leğende yıkanmış olmanın verdiği rahatsızlık, banyo yapmak istemeyişimi tetikliyordu. Banyo yapmayı hiç sevmiyordum. Dışarının kirini sürekli eve getirmem annemi yine rahatsız etmiş ve o gün banyo yapmam gerektiğini bana bahçedeki tuvalete girerken söylemişti. Hamdiye Teyze'nin, beni annemin yıkadığını öğrenmesi ve bu konuyla ilgili dalga geçmesi beni sinirlendirmişti. Bu haber kızı Sevda'ya, oradan da bütün sınıfa yayılabilirdi. Ben de Hamdiye Teyze'nin yanında anneme, kendim yıkanırım dedim. Herkes bir şaşırdı. Annem güldü ve çeşmenin yanındaki güğümü göstererek doldurmamı işaret etti. Güğümü aldım ve çeşmeden doldurdum. Annem, anneannem ve Hamdiye Teyze, bir anda değişim göstermeye, olgunlaştığını ispat etmeye çalıştığını düşünen bu çocuğu pür dikkat izliyorlardı. Güğümle birlikte oturma odasına girdim. Güğümü sobanın üstüne bırakıp, sobanın altını açıp tekrar bahçeye çıktım. Git biraz daha oyna, su ısınınca seslenirim diyen anneme karşılık kafamı salladım ve bahçeden çıktım. Allah'ın bu soğuğunda kendi başıma yıkanmak beni hem korkutuyor, hem de endişelendiriyordu. Hem az önce katil olmuştum. Çok gergindim ve bir an önce bugünün bitmesini istiyordum. Daha fazla dışarıda durmak istemedim ve eve geri girdim. Banyonun bulunduğu odaya, yani yatak odasına girdim. Banyo, otuz-otuz beş santimlik bir yükseklikte bulunuyordu ve tahtadan kapısı vardı. Banyoyu inceledim. içinde sadece bir tabure vardı. Cesaretimi toplamıştım. Bundan sonra yapacağım şey, giyecek olduğum temiz çamaşırları dolabından çıkarmak için oturma odasına gitmekti. Bülbülü gördüğüm anda az önce içimde yaptığım muhakeme tekrar aklıma gelmiş, korkum katmerlenmişti. Temiz çamaşırlarımı dolaptan çıkartıp tekrar yatak odasına döndüm. Babamın, annemin ve aynı zamanda benim de kullandığım banyo havlusunu gardolaptan çıkartırken, askılığa asılmış kolyeyi görünce ister istemez güldüm.
Kolye değildi gerçi. Babam sadece o cisme boyuna asılabilecek uzunlukta bir ip bağlamıştı. Hatta espirisi bile dönmüştü bu kolyeden kırma boyun bağının. Ucundaki cisim, istanbul'a taşınmadan önce anneannemlerde yaşadığımız zamandan kalmaydı. Dayımın kızı ile evde oturmuş çizgi film izliyorduk.
Tümünü Göster