0
Poşetin ağzını açtı ve içindekini yere döktü. Yaklaşık iki yüz elli-üç yüz tasoyla göz göze geldiğim an, artık oraya ait olduğumu anlamıştım. Tasolarım, taşınırken kaybolmuştu ve cebimde sadece yanımdan hiç ayırmadığım togepi tasosu vardı. Bilmiyorum, Togepi'nin sessiz ve sakin olması, sürekli kucakta durması, onu sevmem için iyi bir nedendi sanırım. Habire gülüyordu. Metin'e Togepi'yi gösterdiğimde güldü. Yüzlerce tasonun içinde eliyle koymuş gibi buldu Misty'i. Ardından Ash'i ve Brock'u. Bu kadar taoyu nereden bulmuştu? Üstelik ailesi fakir. Burada işi ne yoksa? Gıpgıcır Togepi tasoma karşılık on tane taso verebileceğini ve onunla oynamamı isteyen Metin, bir eliyle yerden tasolarını topluyor, diğer eliyle de kendi tasoma doğru uzanıyordu. Vakit geçsin diye kabul ettim. Zaten geri çeviremezdim, çünkü tasom, poşetine girmişti. Birlik, daha sonra ikilik, ardından üçlük ve yine ikilik oynadık. Elimde kafliğim ve bir taso kalmıştı. Hiç kepememiştim. Üstelik sinirlerim acayip bozulmuştu. Bir kere bile kepemeden, kökülmüştüm. Yere fırlattığım hafif ıslanmış olan kafliğimi elime almamla Metin'in kafliğine oynayalım mı demesi beni büsbütün delirtmiş, sinirden küfür edip, sonucunda kabul etmeme sebep olmuştu. Islanmış tasoyu eşofmanımla kuruttuktan sonra ortaya koydum. Metin de üstüne Togepi'yi koydu. Heyecenım artmış, Togepi'yi geri alabilmek için elime geçen bu fırsatı iyi değerlendirmek istemiştim. Res mi, tas mı diye sordu Metin. Tas dedim. Res geldi. Normalde ilk vuruşu bir önceki eli kepen yapardı ama Metin'in centilmenliği tutmuştu. Metin kafliğini fırlattığı gibi ikisini de döndürmüştü. En sevdiğim, yanımdan asla ayırmadığım tasomu on tane tasoya değer görüp satmış ve yavaş yavaş kepilirken çoktan pişman olmuştum. Üstüne üstlük kökülüp rezil olmuştum. Tasomu geri kazanabilmek için elime geçen o fırsatı değerlendiremeyip hüsrana uğrayan ben, farkında olmadan yirmi tasonun borcunu sırtıma yüklenmiştim. Çünkü Metin benim kafliğimi on taso değerinde görmüş, kendisi de eşit sayılabilecek kaflikle oynamıştı. Zaten o tasoyu kaybetmiş ve değer biçilen kafliğime karşılık Metin'e olan borcum yirmi taso olmuştu. Olmamalıydı. Yaptığım hata beni pişman etmiş ve oldukça üzmüştü. Herneyse, bu Metin'in ağabeyi serçe parmağının tırnağını kırmasından dolayı Recep Amca'nın oğlu Yalçın Ağabey ile kavgalıydı. Metin öyle sölemişti. Her akşam muhakkak birbirlerine saldırmasalar bile atışıp, bahçeden bahçeye küfürleşirlerdi. Pencereden bakıp, olanı biteni izlemeyi ne kadar çok istesem de, hiç açmadım o perdeyi.
Tümünü Göster