0
Adam olacak çocuğa katılmayı hiç düşünmedim. Ne herhangi bir çocuk progrdıbına katılacak cesaretim vardı, ne de Barış Ağabeyin onlarca insanın içinde soracağı sorulara cevaplarım hazırdı. Çünkü cevaplarım sürekli değişkendi. Merak ettiğim bir soru varsa, kendim bulmaya çalışırdım. Bigibletimle belirlenen saatler arası gezmeye çıkar, çevremde olan biteni anlamaya çalışmak için var olan bütün gücümle pedallara asılırdım. Sorularım belli değildi. Bu yüzden öncelik olarak sorularımı belirlemeliydim. Acelem yoktu. Üstelik bigibletim tamir olmamıştı bile.
Misafir odamızın duvarında, örgü ipinden yapılmış, testiden su içen bir kadın vardı. işte o kadının tam altında içi minik balıklarla dolu koskocaman bir akvaryumumuz vardı. Futbolcu kartlarıyla tek başıma oynamaktan usanmış bir halde misafir odasına dalışımı, iyi niyet göstergesi olarak balıkları besleyişimi, balıkların fazla yemekten öldüğünü hiçbir zaman unutmam. Onca balığın katili bendim. Adam olacak mıyım? Emin değilim.
Bu ev ile ilgili hatırladığım son şey, babamın o eve bir cumartesi günü, bıyıklarını kestirip gelmesi ve ardından pazara oyuncak almak için gitmemizdi. Gerçekten korkmuştum. Neden kesmişti bıyıklarını? Babam, güle eğlene, bense oldukça gergin bir halde pazarın yolunu tutmuştuk. Ansızın, güneşin etkisindeki ışıklı spor ayakkabılarımın, yandığını bildiğim halde görünmeden yanıp sönmesi gibi sönüyor hatırladıklarım. Kendimi korumanın tek yolu ağlamamdı o zamana kadar. Anladım ki ağlamak bir şeyi değiştirmiyor. Babam bana bakıp gülüyor, ben ona bakıp ağlıyor, ben ağladıkça Babamın gülüşü, yerini kahkahaya bırakıyordu. Tavana asıldığında kendi ekseni etrafında dönen o helikopter için günlerce beklemiştim. Fakat şimdi istemiyordum.