0
bayan öğretmenin hazin mektubu
bu mektubu yüksekova'da görev yapmış, henüz yeni dönmüş,bir bayan öğretmenimiz göndermiş. uzun ama virgülüne dokunmaya kıyamadım. lütfen sabırla okuyun ve okutun... okutun ki, aslında orada neler yaşandığını,bir öğretmenin kalbi ve gözüyle nasıl gördüğünü anlayasınız...
“eğer tayini doğu'ya çıkan herhangi bir memursanız, karşılaşacağınız batıdaki hayattan çok farklıdır. öncelikleriniz değişir, sizle beraber sizi tanıyanların ve ailenizin de ayni şekilde. anne baba ve yakınlarınızın gözü televizyonda kulağı radyodadır.
evet, çok zor doğu'da batılı olmak.. memur olmak.. polis, asker, doktor hemşire öğretmen ve hatta bunlardan birinin eşi olmak.ben yüksekova’da yaptım doğu görevim, sık sık da van ve hakkari’ye gittim.bu yazdıklarım oralarda hayatı paylaştığımız tüm arkadaşlarımın ortak duygularıdır!
biz daha gelmeden güneydoğu için,’çok fakirlik var’ denmişti. oysa yüksekova’da büyük kentlerde bile zor görülen son model lüks arabalar, cipler vardı.
ilk günlerde en çok dikkatimi çeken, devamlı her tınısını ve nerdeyse sözlerinin tamdıbını öğreneceğim 'gerilla şarkıları' dinletildi bize.
benim için, bir öğretmen olarak, hele hele ata'nın adını taşıyan bir ilkokul, lise ve üniversite bitirmiş, bir öğretmenseniz.. ülkenin her yanı eşittir sizin için. 'her ne olursa olsun, tüm çocukların eşit ve feda edilemez olduğudur''beyninize kazılan. onların ihtiyacı öğretmense, doktorsa, polisse, askerse hepsi var orada. yokluk da var; ancak kayseri'de, çorum'da, adana'da gümüşhane'de, sivas’ta olduğundan daha fazla değil.
siz gitmeden bölgeye ndıbınız gider: 'bilmem nereli öğretmen, bilmem kimin karı(!)sı' size hoş geldin denmez…batılı meslektaşlarınız selam vermek için, öğretmenler odasında oralı öğretmenlerin olmadığı anları kollarlar. öğretmenler odasında sessizlik hakimdir.. yorum yapılmaz espri kaldırmaz tuhaf bir gerilim vardır havada. adını koyamazsınız..
şaşıp kalacağınız yutkunduğunuz çok anlar yaşarsınız bölgede: hele halkın içindeyken, içinde eşinizin olduğunu düşündükleri helikopterin düşmesi için ellerini birleştirip gözlerinize baka baka :''allah'ım inşallah düşer!'' derler. ülkemin her yanında öğretmenler çocukları eğittiği için saygı görür. ama burada bırakın takdir edilmeyi, aşağılanma, hakaret, taciz her şey yaşadık biz...
sabah erken okula vardığınızda; yakınlarında taş biriktirmiş bekleyen çocuklar görürsünüz. nedenini sorduğunuzda size mantıklı bir cevap veremeyen, öğrencinizle göz göze geldiğinizi düşünün bir... çelik gibi sinirleriniz olmalı..
beşikten gelen bir düşmanlıkla büyütülen, her üniformalıyla korkutulan çocuklar. dillerini ancak okula başladıklarında zar zor öğrendikleri, kendilerinden çok farklı sandıkları bir milletin memurlarına karşı geliştirilmiş bir duygusal siper vardır. sadece 2 yılımı bir kız öğrencimi gülümsetmeye harcadım! benimle gülümsemedikçe ne dediğimi anlama isteği duymayacağını kendimden bildiğim için.
okulda yerli meslektaşlarınız, öğretmenler odasında batılı öğretmenlerin artmasından rahatsızlık duyar. daha sonra samimi olmayı ve samimiyetine güven duymayı öğrendiğim oralı bir meslektaşım 'ben gelemem sizlerin de olduğu yerde, ezik kalırım aykırı dururum' demişti çekinerek. benimle aynı eğitimi almış, çok kaliteli sevdiğim bir öğretmendi kendisi. bayramlaşmayı neden hep okulda yaptığımızı, birbirimize gidip gelebileceğimizi söylediğimde okulun kantincisi olan bey:' siz bize gelin hocanım, biz sizin oraya (lojman) girerken çıkarken görülürsek, başımız belaya girer' demişti.
eylem olacağı zaman tüyo gelir. okul saatlerinde duyum alınmış ve okulu terk edip hemen kendimi lojmana atmam söylenmişti. daha ilk ayımdı orada. müdür beye ilettim,'durmayın eylem hazırlığı varmış' dedi. eylem olduğunda şunlar olasıdır: memurlar dairelerde kısılır kalır. şanslı olanlar öğretmenevi, eş-dost evine, polis noktasına sığınır.
Tümünü Göster