1. 251.
    0
    şarkı: http://www.youtube.com/watch?v=_T9dc33EldE
    o günden sonra ne bir mesaj ne bir konuşma ne bir bakış.
    bende eve kapandım sayılırdı. sadece okul,staj arada bir işim oldugunda çarşı. çarşıdan dönerkende bakkaldan sigara almak. ( her alışımda 3-4 paket alırdım. bi süre çıkıp almam gerekmesin diye. ) zaten sigara almayada çoğu zaman kardeşi gönderirdim. bunların haricinde evden cıkmaz oldum.
    evde kalınca sürekli annemle babamla kavga falan edip durdum taktan sebeplerle. inanın bana tecrübe meselesi bunlar.
    bir çoğumuz düşünmüşüzdür bunu. annem babam niye böyle ? beni niye anlamıyorlar. keşke benim gibi düşünebilseler falan. onların bizim gibi olmalarını isteriz. hatta çoğu zaman aileniz size uyar. sizin onlara uymanız gerekirken. sebep belli. anne baba olm onlar. onlara en kötü şeyleride yapsanız bir süre sonra unuturlar. affederler. anne olmak baba olmakta budur zaten aslında. kim çevirdiyse yapıştırdıysa zamanında bu kelimeyi 12 den vurmuş. rahim.. anne rahmi falan hani.

    rahim sevdiklerine merhamet eden, onları koruyan, onlara acıyan bagışlayıcı karşılık beklemeyen anlamlarına gelir.
    bu da mı tesadüff kafirleRR!1!1!!!.!!

    konuyu şu tespite getiricem. bakın dikkat edin bir kişiyi ya da kişileri ne kadar sıklıkla gördüğünüz ona ya da onlara karşı rahat olma ile doğru orantılıdır.
    benim o dönemde yaptıgım gibi eve kapanırsanız. gittiğiniz en büyük mesafelerden birisi wc ise eğer bu dediğimi çok rahat anlarsınız.
    evde kaldıkca değişirsiniz. en büyük değişiklik ise ya mal gibi olursunuz ya da olaylara karşı aşırı tepkili..
    mesela ayda bir defa çarşıya çıkacaksınız ve o gün atıyorum sevdiğiniz bir pantolonu anneniz makineye atmış. en nihayetinde konu bu.
    siz ne yaparsınız ? söyleyeyim eğer halen mallaşmamışsanız vereceğiniz tepki diğer basit şeylere oldugu gibi aşırı olacaktır.
    yarım saat tartışırsınız bi pantolon yüzünden. bağırırsınız durmadan. hele bir de o halinize alışmış bir anneyse karşınızdaki elinden özür dilemekten başka bir şey gelmez. halbuki ne kadar doğal bir giysinin yıkanması. ama sizin bu yıkanma ile eş zamanda ki o giysiyi giyme istediğiniz çarpılırsa sonuç aptallık, anne babaya eziyet olur.

    fakat tam tersi olursa ?
    annenizi ya da babanızı daha az görseniz ?
    çok şey değişir be aq.

    düşünün mesela il dışında bir yere okumaya gittiniz. yahut il dışında bir yerde çalışıyorsunuz. iş saatleri ya da okul saatleri dıbınıza koyuyor.
    stres desen keşke en büyük etkisi saçları ağartmak olsa.
    aklınıza ilk fırsatta ne geliyor biliyor musunuz?
    anı olarak beyninizin köşesine kazınmış o sıcacık yuvalar.
    dışarıda yağmur şakır şakır.
    yanan sobanın ısıttığı bir odada tüm aile bireyleri.. belki sobanın üstünde kestane falan hani..
    ya da ne bileyim. yemeğin üstüne demlenen o mükemmel çay. hep berabersiniz. tv acık. babanız baş köşede sigarasını içiyor. kardeşiniz uykuya yenik gelmek üzere. bir diğer köşede anneniz. yarın giyilecek önlükleri falan ütülüyor. bir yandan da tvye bakmaya calısıyor. sizde pazar banyonuzu yapmışsınız. annenizin hasta olursun bak tembihlemesi ile sobaya yakın oturuyorsunuz. ne bir derdiniz var ne yapmanız gereken herhangi bir iş. çocuksunuz daha. diğerlerinin hayat koşuşturmacasını anlayamayacak yaştasınız. tek yapmanız gereken uyuyup sabah içinde eşek ölüsü mü var ula diye tabir ettiğimiz ağırlığa denk gelen bir sürü kitap barındıran çantayı sırtınıza takıp hayat bilgisini öğrenmek.

    evde oturup mallaşma sürecine kibar tabiri ile bunalıma adım adım gidiyorsunuz. en güzel yaşlarınız evde geçiyor. playlist te hareketli şarkı çıkınca siz ve diğer tüm acılı şarkılar bir olup o hareketli şarkıya düşmanmış gibi bakıyorsunuz. acılı şarkılar mahkemesi karara varıyor. derhal kellesi vurula diyor. sizde onların dediğini harfiyen yapıp şarkıyı bırak playlisti bilgisayardan siliyorsunuz.
    bir daha bu pcye hareketli şarkı girecek olursa onun amıha koruh lan naraları eşliğinde.
    geceleri aile bireyleri uyuduktan sonra sigaranızı içiyorsunuz. belki yanında birde acı kahve. başlarda bu esnalardayken herşeyi düşünür her bir şeye küfür edersiniz. sonralarda ise artık aklınıza bile gelmez. gelsede aman be diyip kafanızda atarsınız. bomboş bir kafa ile bazen dakikalarca uzağa bakarsınız. aklınızda ne bunalımdan cıkmak için gereken planlar vardır ne de daha dibe batmak için gereken adımlar.
    akışına bırakmak bile değildir bu. bu öylece beklemektir. düşünmeden ses etmeden.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster