1. 76.
    0
    halil efkan dede diye birinden bahsetti . adam başına bu şekilde olaylar gelen insanlara yardım edebilecek kapasitede biriymiş . ermiş dedikleri olaylardan işte . birlikte ona gitmemiz gerektiğini söyledi . sonra bana bi yüzük verdi . gümüş hacı yüzüklerine benzeyen ama üzerinde daha değişik semboller olan bir yüzük . bunu çıkarma . şimdi evine git ben efkan dedeyi arayıp durumu anlatayım , yarın çıkar gideriz zaten dedi . vedalaşıp çıktım evden . tam kendi evime yaklaşmıştımki bir mesaj daha geldi .

    - hububat ne olur aç telefonu . çok zor durumdayım lütfen aç . ciddiyim.

    arayıp yeter artık çağla bu tür mesajlar atma bana diyecektim ki , ağlak ve yorgun sesi içimdeki şefkat duygusunu , büyü diye bahsettiğim olayı tekrar kabarttı . beynim ona yardım etme isteğiyle kaynıyordu . ruhum onu yanında istiyordu . ona öylesine aşık olmuştumki bu hissin beni ölüme kadar zütürebileceği düşüncesi , ve benim ölüme bile meydan okuyabileceğim duygusu oturdu içime . evet , doğal olmayan biçimde birden onun için ölebileceğimi bile anlamıştım . ve bunun için telefonda 5 dakika sesini duymam yetmişti . bu hisler bana çok anormal geliyordu . birden bire gelişip , bali kokusu gibi organlarıma yapışan hisler . hiç kurtulamayacakmışım gibi...

    çiçek pastanesindeyim , gelir misin buraya ? konuşmamız lazım . dedi . tamam geliyorum diyip direk yola çıktım . vardığımda hali içler acısıydı . dayak yemişti besbelli . dudağı şişmiş saçı başı harab olmuş , kollarında ve yüzünde yer yer morluklar vardı . babannesi o kadar yaşlıydki yerinden bile zor kalkabiliyordu . bunu o yapmış olamazdı . o halde çağlayı kim dövmüştü ?
    ···
   tümünü göster