+2
kafanın içinde sesler yükselir bu bir karakterdir. karakterler vardır kafanızın içinde konuşurlar. size karşı besledikleri kini kusarlar. ya da size kaldırdıkları kadehlerin çınlamalarını duyarsınız. bütün bu karmaşayı ise yalnızca geçen arabanın motorundan çıkan bir gürültü ya da yağmur damlalarının pencerenize uyguladıkları intihar girişimlerinin sesleri böler. insanlar susar. fısıltılar yükselir. objeler konuşur. kanıksadığınız her şeyin ardında giderek koyulaşan bir karanlık olduğunun farkına varırsınız. çıkayım bir iki kafa dağıtayım dersiniz. kafa dağıtma lafını duyduğunuzda kafanızı dağıtmak istersiniz. belki dökülen parçalarla duvarlara bir ağaç bir kelebek ya da güzel bir kadın kolunda sürüklenen bir salyangoz çizersiniz. çıkarsınız. yağmur damlalarının kahkaha attığını zannedersiniz. gözlerinizi öper dudaklarınızı yalar. kendinizi bırakmak istersiniz. kaldırım kenarlarındaki oluklardan sürüklenip sokak aralarında gezinmek istersiniz. sonra pencerelere ilişir gözleriniz. pencere rengine göre ışıklandırılmış daireler. bu apartmanların canlı bir organizma olduğunu ve midesinde oturan insanlar olduğunu ve bunları öksürerek kustuğunu hayal eder gülersiniz. yürümeye devam edersiniz. bir ufuk çizgisine yaklaşma umuduyla. bir yere ulaşma güdüsüyle değil belki de. belki de yalnızca çizgiye indirgenmek istemek. gözden kaybolmak. tüm bunların yanında gözden kaybolabileceğinizi düşünecek kadar göz önünde olduğunuzu zanneden bir aptalsınızdır. bir yıldız kayar. bir yalnız sokaklarda havlayarak dolaşır. evet havlarsınız yalnızca bir kaç tüyleri yolunmuş ağzı köpüklü köpek gözleri takip eder sizi. sonuçta yalnızların yanında bile köpeklerin sokakta geçiş üstünlüğü vardır. tüm bunların yanında yağmur seslerine irkilir ve ekrana öylece bakar halde bulursunuz kendinizi. gerçeklikten kopmuş. kendi realiteniz içerisinde hapsolmuş bulursunuz. en azından farkedersiniz. bilmem kaç beyin hücresi var ve siz yalnızca tek bir hücrede çürümeye mahkum olmuşsunuzdur.