1. 101.
    0
    Saat 9 10gibi köye geldik. dıbına kodumun köyü meğerse bomboşmuş. O gibtimin evlerinde yaşayan yok. Gece geldiğimizde ışıkları yanıyordu. Hoca 'akşam ezanına kadar vaktimiz var' dedi. Meriçin öldüğü eve girdik. Ölümden sonra evdeki eşyaların yarısı toplanmıştı. işin garip yanı hiçbiryerde bizim parmak izimiz çıkmamıştı. dıbına kodumun köyünde geceleri gökte bir yıldız yok gündüzse bir kuş dahi uçmuyor. Nekedi ne köpek ne yılan nede fare bir tane hayvan yok köyde. Hoca yanımızdaydı ama yinede korkuyorduk. Ufuk zangır zangır titremeye başlamıştı yeniden. Hoca 'o dişi cini gördüğünüz yere zütürün beni. ' dedi. Bacaklarımın yine boşaldığını hissettim. Ama gündüz olması ve hocanın yanımızda olması biraz olsun güven veriyordu. Ormanın önüne geldik. dıbına kodumun ormanında bile bir kuş yoktu ve ağaçlar okadar yüksek ve genişti ki ilk bakışta insanın dikkatini çekiyordu. Gece bunları karanlıkta farkedememiştim. Ağaçlar okadar sık ve geniş dallıydı ki ağaçların altı pek az ışık alıyordu. Hatta dderinlere gidersek muhtemelen gece gibi karanlıktır. Hoca ufuğun işediği ağacı sordu. Bir anda komiğime gitmişti. Gülümsedim. Ne zamandan beri gülümsemiyordum acaba... Hoca bizi uyardı ağaçların gölgesinin altına yaklaşmayacaktık. Hoca ufuğu çağırdı ve işediği ağacın dibini gösterdi. Gözlerime inanamadım. Ufuğun işediği yer hala ıslaktı. Hoca ufuğa 'ellerinle o toprağı al ve mezarlığın dışına at' dedi. Ufuk titreye titreye başını kaldırmaya korkarak avuçluyordu toprağı. işi bitince 'bitirdim' dedi. Hoca oyuk olan yeri temiz toprakla doldurmasını söyledi. Ufuk yine elleriyle toprak taşıyarak oyuk kalan yeri doldurmaya koyuldu. Ufuk toprak taşırken krmanın derinliklerinden genç bir kadın kahkası duyuldu. Eminim ki orada bulunan herkes bu sesi duydu. Ufuk bir an için durakladı. Hoca devam etmesini söyledi. Ufuk oyuğu tamamen doldurdu. Hoca hadi gidelim dedi. Eve geri döndük. Çok kasvetli bir havası vardı. Hoca hadi yeter burda durmayalım gidelim dedi. Hocanın peşinden dışarı çıktık. Evin arkasından hocanın sesi duyuldu'çocuklar hemen buraya gelin çabuk' hoca ne ara evin arkasına dolanmıştı ki? Birden hocanın sesi daha gür olarak işitildi 'durun! O sesi bende duydum' ardından korku içinde bildiğimiz bütün duaları okuya okuya köyden çıktık. Hocanın köyüne ikindi vakti geri döndük. Arabadan inecek miydik? Evimize gitmemiz gerekiyor muydu? Sanki kafamdan geçenleri anlamışcasına bana döndü. 'ben size daha fazla yardım edemem. Bunun ötesi beni aşar. Artık kendi başınızın çaresine bakmanız gerekli' dedi. Artık eve dönme zamanı gelmişti...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster