0
3 - Hawking’in kara deliklerin mimarisine katkısı evrenbilime ışık tutuyor
Hawking'in kara deliklere yaklaşımı gerçekten çok sıra dışıydı. 1974'de bilim dünyasına teklif ettiği, ve, 'Hawking Işıması' diye nitelenen buluşuyla o, kara deliklerin de, aynen kara cisimler gibi, kuantum dalga mekaniği çerçevesinde, ışıma yaydığını ileri sürmüştür. Hawking'in bu hipotezine kadar, hem kozmoloji ve teorik fiziğin, ve, hem de, bazı durumlarda bilimin önünü açan spektaküler imajinasyonların ve sezgilerin mucidi olan bilim kurgu ve fantastik kurgunun, (Einstein’ın, ‘yaratıcı sezgi, ilmi gayretten önemlidir’ lâfı hatırlansın) kara delikler hakkında iddialarının özeti şuydu:
'Kara delikler; hareketin ve zamanın durduğu, madde ve enerjinin, bilim tarafından tarif edilen o kestirilebilir ve deterministik mimarisini ve muhtevasını kaybettiği, evrene hükmeden tabiat yasalarının (fizik kanunları) geçerli olmadığı farklı (paralel) bir boyuta referans veren fenomenler; adeta Salvador Dali’nin ‘uçuk – kaçık’ dünyasından fışkırdığına hükmedilebilecek olan fantazmagorik ve gerçeküstü uzay-zaman süreksizliği, ya da, kozmik distorsiyondur. Konunun bazı uzmanlarıysa, niteliği hakkında kanıtlanmış, gözlemlenmiş, deneyimlenmiş hiçbir bilgiye sahip olunamamış (verili bilgilerimiz çerçevesinde konuşulacak olursa, hiç bir zaman da olunamayacak olan) böylesi meçhul ve adeta metafizik bir fenomene, uzay-zaman gibi bildik evrene özgü vasıfların, içeriklerin yakıştırılmasının da problemli olduğuna işaret ederler.
Hawking; yukarıda da altı çizildiği üzere, kara delik olgusunu ‘de-mistifiye’ etmiş, onu, metafizik tepetaklaklığından kurtarıp, ayakları üzerinde dikilen bir ‘ilmi argüman’ haline getirmiştir. Hawking'in bundan sonraki adımı, Genel Görelilik teorisiyle, Kuvantum Dalga Mekaniğini, Big Bang'den kara delik'e kadar uzanan bir tekillikler silsilesi içinde birleştirmesidir. Zamanın ve uzayın doğası hakkında, Einstein'dan beri dillendirilen en parlak tekliflerden olan bu teorik yaklaşıma, Roger Penrose’un da katkısı oldu.
Teorik fizik ve kozmolojide oldukça sıra dışı ve devrimci bir ilmi sıçramaya referans veren bu yaklaşımla birlikte, evrenin kendisinden doğduğu kabul edilen Büyük Patlama ‘öncesi’nde, sırasında ve sonrasında yaşandığı varsayılan kimi süreçler, aynen bir kara deliğin içinde gerçekleşenler gibi modellenmişti. Bundan önce, o güne değin Büyük Patlama öncesi, sonradan dağılarak evreni oluşturacak olan bütün o enerjinin (ve tabii ki de maddenin); ‘kozmik yumurta’ dediğimiz sonsuz küçük o ‘primordial (ilksel) çekirdek’in; sonsuz bir basınç ve sıcaklık altındaki o ‘evren öncesi-zaman öncesi-uzay öncesi’ embryio fazının ‘olay ufku’nu aşamadığı kabul edilirken; Hawking ışıması hipoteziyle birlikte, bu olay ufkunun o kadar da aşılamaz olmadığını ortaya koymuştu..
Evrene dair olan bu radikal zihni dönüşüm; 'olağanüstü (neredeyse sonsuz) çekim kuvveti yüzünden, ışık dahil, evrendeki hiçbir şeyin cazibesinden kurtulamadığı kozmik oluşumlar’ oldukları varsayılan kara delikler hakkında serdedilen bu gibi konvansiyonel yaklaşımların yıkılmasına neden olmuştur. Bir diğer deyişle, Hawking Işıması bize, kara deliklerin, aslında sanıldığı kadar da kara olmadığını, zîrâ, bunların belli belirsiz bir elektromanyetik ışıma yaydığını ileri sürer. Buna göre, bütün karadelikler; sahip oldukları kütle ve enerjiyi bahse konu ışımayla eninde sonunda (kara deliğin büyüklüğüne göre, birkaç zepto-saniyeden, yânî, saniyenin trilyonda birinin milyonda birinden (10 üzeri eksi 21 mertebesidir bu), birkaç milyar yıla değin olan geniş bir entervali kucaklayan bir aralıkta) kaybetmeye yazgılı olduğundan, yok olmaya mahkûmdurlar (1).
Kara deliklerle Kâinat’ın başlangıç evresi arasında kurduğu bu ‘radikal kozmogonik (evrendoğumsal) analoji’yle, evrenin oluşması hakkındaki teorilerini Big Bang anı öncesine kadar taşımaya ‘cür’et eden’ Hawking, yaptığı bahis konusu spektaküler hamle sayesinde (kozmolojide, kendisi gibi, ‘Yaratıcı argümanı’nı kullanmamayı tercih eden radikal ya da ılımlı ateistlerce) bilimin sınırlarını metafizik ve ilâhiyatın aleyhine genişleten ‘çağdaş Einstein’ olarak selamlanmıştır.
‘Yaratıcı argümanı’nı kozmogoni ve kozmolojisine dahil etmemesi, onun, örgütlü dinlerce hiç de hayırhah karşılanmamasına ve, yer yer de, bir ‘günahkâr’ olarak yaftalanmasına yol açmıştır. Onun, sistemli şüphecilikten (metodik skeptizm) önce deizme, ardında da ateizme geçişi, bardağı taşıran son damla olmuş, ibrahimi gelenekten neşet eden 3 Semavi dinin Ortodoks inananları, tepkilerini onu tekfir etmeye ve lânetlemeye değin vardırmışlardır. Hawking’in rahatsızlığının, burada özetlemeye çalıştığım entelektüel gayretlerine karşılık verilmiş ilâhi bir ceza olduğu, aynı çevrelerin çokça dilendirdikleri bir iddiadır. Öte yandan, Hawking’in rahatsızlığı da, bağımsız bir başlık altında incelenmeyi hak edecek denli sıra dışı bir seyir izlemiştir.
Tümünü Göster