1. 26.
    0
    tepenin altında aşağıda açtım gözlerimi aynı manzarada aynı korkmuşlukla şehrin girişinde gibiydim ürkütücü karanlık kızıl şehrin. yürümeye devam ettim kendime hakim olup sadece şehrin ilerlerinde birkaç tane bu yaratıklardan görüyordum ilerlemeye devam ettim şehrin sokaklarındaydım artık evleri görüyordum yolları görüyordum. i̇lkel yolları ve evleri. kimseyi görmemek beni biraz endişelendirmişti açıkçası.bir kaç evin pencerelerinin çarpılarak kapandığını duydum rüzgardan derdim ama burada bir toz zerresini havalandırabilecek kadar bile rüzgar esmiyordu.bir kaç çekilen derimsi (yada bana öyle geldi) kahverengi perde gibi şeyler gördüm. artık içimdeki korku yerini meraka bırakıyordu. bir süre daha yürüdüm sağıma soluma bakıp duruyordum nerelerdeydiler ki. arkamdan beni donduran bir kemik el omzundan kavradı üzerinde birkaç kat deri vardı sadece. durduğum yerde döndüm insanımsı yüzü parça parça insan derileriyle kaplıydı. tepki veremedim bütün mimiklerim yüzüm kollarım dondu dizlerimin bağı çözüldü olduğum yere düşüp bayıldım omzumdaki el gevşerken. gözlerimi açtığımdaysa bilmediğim bir dilde bir şeyler mırıldanılıyordu bilmiyordum ama anlayabiliyordum. sanki hep bildiğim ama konuşmadığım bir dil gibi. i̇nsanlık tarihinden belki de her şeyin tarihinden daha eski bir dildi b
    ···
   tümünü göster