+4
-1
Konu iki aşamalı olacak.
Bundan 4 sene önce Almanya'ya gitmiştim ve liseye de uğrama imkanım oldu.
Liseyi gerçekten görmelisiniz. Beton bir bina anlayışı yerine bu betonu örtecek malzemeler kullanılmış. Düz dörtgen betonarme yapı değil de lise binasının bir tasarımı var. Boyama işçiliği olsun, tasarım olsun. Gerçekten emek ve özen verilmiş. Liseli bireyi sıkmayacak bir yapı var. Neyse içine falan girdim. Okulun içinde langırt bile var.Yer kuru beton değil. Etrafta dolaplar görülüyor.Yer ve duvarlar temiz. Okulda yemekhane var ve salon oldukça geniş tutulmuş ve pencereler bahçeye bakıyordu sanırım.
Okulun içinde çeşitli meslek eğitimleri de veriliyordu açıkça.
Sınıflardan birine girişmiştim. Sınıflar pek kalabalık değil.Bel ağrıtan masa ve sıralar yerine rahat malzemeler düşünülmüş. Etrafta kişiye özel dolaplar var, tahta çok amaçlı. Sınıflar da kuru kuruya masa sıra tahta değil yani.
Okulun önünde de bir gölet var. Yollar tertemiz ve her yer yeşillik.
Bir de bizim liseyi hatırlıyorum. Etrafı dikenli tellerle çevrili kuru beton bir bina,her gün asker gibi sıra olup içeriye geçen yüzlerce öğrenci ve içi boş köreltici eğitim görüyorum .Sınıflarımız yetersiz ve çok kalabalık.Öğretmenlerimiz yetersiz.Her okulun başında despot bir yönetici olan müdür ve katı kurallar.
Kısacası bizde militan, saldırgan ezberci bir eğitim var.her öğrenci karakterleri, yetenekleri ne olursa olsun aynı yollara sokulup yarıda bırakılan öğrenciler. Elemek için bir sistem.
Avrupa da Amerika da bizde olmayan birşey var:planlama ve düzenleme. Avrupa ve abd nin yerleşim yerleri olarak kasabalarından tutun metropollerine kadar sanat gibi şehir planları vardır ve şehirler aşırı düzenlidir.Şehirler öyle kuru kuruya binalardan ibaret değildir oralarda. Tiyatrosu da Sineması da parkı da iş merkezi de evi de kütüphanesi de avm si de bir arada bulunur. insan orda şehirde yaşadığını anlar.
Malesef bizde şehirler iki katlı ev ile gökdelenin bir arada olduğu, metronun absürd yerlerden geçtiği, şehrin avm, kütüphane,sinema vb yerlerinin darmaincin yerleştirildiği,her gelenin kafasına göre ev diktiği, tarlaların içinden lüks evlerin ve apartmanlatın yükseldiği,bir yanda bakkal bir yanda avm nin olduğu gelişigüzel yerleşmelerdir.iş oraya varır ki altyapı yol yapıldıktan sonra döşenir. Sonucunda ise şehrin göbeğinde delik deşik yollar, altyapı çalışmaları, aksayan şehir yaşamı oluşur.Abd de ve Avrupa daki o kanalizasyon şebekelerine ,metro ağlarına hayran kalırsınız.Çünkü adamlarda şehir planlamacılığı var.
Bizde sanırım köyden kente olan göçlerin sebeb olduğu düzensiz yerleşmeye ilişkin erken tedbir alınamadığı için bütün sorunlar baş göstermede.
Şehir planı ve düzenlemesi yetiştirilecek insanı da etkileyen önemli bir faktör hatta belki de en önenmlisi. Köylülük ve şehirlilik gibi olguların altında yatan sebeb köy ve şehir yapısının insanları karakterize etmesi. Köyün küçük yapısı ve ekonomik faaliyet çeşitleri köylü insanların, diğer insanlarla olan ilişki seviyesini;hitap tarzını ve dünyaya bakış açısını belirliyor.Şehrin ise tam tersi bir etkisi var. Yani şehirleşmeyi bekliyorsak bunu sadece yerlere beton döküp gökdelen dikmekle başaramayız. insanlar arasındaki yaşam ilişkisinin şehrin oluşturduğu kültüre adapte edilmesi gerektirmektedir ve bu ise sadece, insanı karakterize eden yerleşim biçimlerinin şehire dönüştürülmesiyle mümkündür. Bugün hala Türkiye şehirleri sadece köy yerleşmelerinin ortasındaki beton köy görünümüvermektedir.Şehirlemeyle birlikte köyden kente olan göçlerin sebeb olduğu düzensiz yerleşme sebebiyle şehirlerimizin büyük bir alanı hala köy konumundadır. Gittikçe zenginleşen ve gelişen bazı alanlar da olmuş ve bu da gelişmiş-gelişmemiş bölge arasındaki çatışmayı hızlandırmıştır. Gelişmiş ve gelişmemiş bölgeyi aynı yerleşim biçimine dökmek ve çatışmanın dengelenmesini beklemek gerekmektedir. Bilgiye ve kültüre olan ulaşım sağlanırsa varoş kültür yok olacaktır. Tabi her şeyden önce çocuk sınırlaması getirmek ve aileleri bilgilendirmek lazımdır.
Benim düşüncelerim böyle.