1. 26.
    0
    evet, melis ayağa kalktı. hakan nefes nefes kalmıştı. boğazını tutuyordu. melis ayağını hakan'ın yüzüne koydu. bize doğru bakıp, sağ elini boğazına doğru zütürüp, kesme işareti yapıp, ufak bir kahkaha attı.

    özge : kız ne bacak varmış sende öyle ya.. bana da öğretsene şu makas hareketini.
    melis: canım senin bacaklar zayıf, yapamazsın ki...
    özge : yaaaa lütfen 1 kere göster nasıl yapılıyor şu.
    melis : hakan'ın hali kalmadı ki artık ama. bayılacak vallahi.
    özge : sercan'da deneyeyim o zaman.
    ben : gel dene bakalım, nede olsa beceremeyeceksin.

    bu arada enes hakan'ı alıp tuvalete zütürdü. yüzünü falan yıkamaya. özge'de mindere geçti sırtüstü yattı. melis'te özge'ye taktik falan verdi...
    ben kafamı özge'nin bacakları arasına soktum. özge kilitledi bacaklarını boynuma. sıkmaya başladı. 5-6 saniye falan sıktı. sonra ben birazcık kafamı oynatıp kurtuldum. zaten hiç güçlü sıkamamıştı...

    ben : bu kadarcık mı? sende de hiç güç yokmuş.
    özge : yaaaa. nasıl kurtuldu bu hemencik.
    melis : canım, senin bacaklar zayıf, ben yıllardır karate yapıyorum. kendini benimle kıyaslama.
    özge : haklısın canım. şu sercan'a sen bir kilit yapta görsün gününü.
    melis : sercan'ı severim ben. yakmam canını. kıyamam ona.

    bende, melis böyle deyince fırsatı kaçırmak istemedim. ve dedim;

    +++ ben hakan'a benzemem karateci kız. bacağın falan zarar görmesin sonra.
    melis : bak sen. gel bakalım o zaman.

    bu konuşmadan sonra melis mindere uzandı. bacaklarını açtı. ve bende kafamı arasına soktum. melis kitledi bacaklarını sıkmaya başladı. gerçekten özge'ye hiç benzemiyordu. mengene gibi sıkıştırmıştı boynumu. o sıkarken ben bacaklarını tutuyorum. taş gibi baldırları var. demir gibi, çok sert yani. i̇şte ben çırpındım biraz. kurtulmaya çalıştım, ama imkansız oradan kurtulmam. bende kalçalarından tutup havaya kaldırdım melisi'i... havaya dediğim; şöyle 30 cm falan. sonra sırtını mindere vurdum. bu hareketten sonra melis çok fena sinirlendi ve bacaklarının baskısını daha çok arttırdı. o an gerçekten nefes almamıştım. elimle acıdan mindere vurmaya başladım. melis'te bıraktı hemen beni. nefes nefese kalmıştım.

    melis: sercan canım iyi misin. kusura bakma ya... sen öyle sırtımı vurunca sinirlendim biraz.
    ben : boynumu kırıyordun vallaha...
    melis: ama sende aradın yani...

    daha sonra öğretmenler odasına geçtik tekrar. enes'le hakan'da tuvaletten sonra direk oraya geçmişler...
    melis :eee hakan. bahsi kazandım. önce çekmeceden ojeyi al. ojelerimi tazele. sonra öpüp özür dile.

    hakan bu laftan sonra morali bozuk ve utangaç bir şekilde, ojeyi aldı çekmeceden. melis'in ayaklarına sürmeye başladı. ojeyi sürerken de ayaklarını öpüp özür diledi. bir ara melis ayaklarını hakan'ın boynuna attı. hakan bir anda kendini panikle geri çekti.

    melis: korkma yaa, boynuna dolamayacağım bacaklarımı. şaka yaptım
    hakan : eskiden bacaklarına hastaydım, şimdi korkuyorum bacaklarından...
    melis : tamam tamam, çok konuşma, ayaklarıma masaj yap. bütün gün topuklular acıttı ayaklarımı..

    hakan oje sürmeyi ve masaj yapmayı bitirdikten sonra anlatılacak pek bir şey olmadı aslında. yani fetisizm boyutunda bir şey olmadı.
    saat sabah 04:30 a geliyordu zaten. haliyle uyku bastı bizide. zaten dürümcüydü, dövüştü falan derken baya bir yorulmuştuk...
    melis'le özge birbirlerine sarılıp koltukta uyumaya başladılar. bizde aynı şekil uykuya dalmışız. sabah bir uyandık saat 9 olmuş. i̇çimiz geçmiş. hemen etrafı toparlayıp, duvardan atlayıp okuldan çıktık.
    birbirimize sarılıp vedalaştık. ve evlerimize doğru dağıldık.

    bu arada karne günü herkesin içinde, hakan melis'in ayaklarına kapanıp özür diledi mi? diye sorarsanız; hayır.. hakan karne günü okula gelmedi. rezil olmaktan korktu sanırım
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster