1. 1.
    0
    filiz hoca bizim ingilizce öğretmenimizdir. eşinden ayrılmış, dul bir kadın. 35 yaşında. ama çok bakımlıdır. esmer uzun boylu biridir.

    melis filiz hocanın dolabı açtı.
    +melis: vay sürtük. şu ojeye bak özge.
    1 tane marka söyledi o an. şu an hatırlamıyorum. ama çok pahalı bir ürünmüş yani.
    neyse özge hemen melis'in yanına koşarak geldi. aldı ojeyi elinden gel kız sürelim dedi.
    özge ile melis hemen geçtiler kanepeye. çıkardılar ayakkabılarını. özge başladı sürmeye ellerine...
    +melis: yaa ama önce ben buldum.
    +özge :merak etme kız. i̇kimizde yeter. hatta sercan'la , enes'e bile yeter

    bizde bu arada sercan'la karıştırıyoz sağı solu. ben tane sulu boya fırçası buldum çekmecelerden birinde.
    +ben: melis, bak burada ne buldum. al bununla da sen sür.
    -melis: ayyy, getirsene sercan.
    gittim yanına uzattım fırçayı.
    +melis: ayaklarıma sen sürer misin sercan?
    -ben : neee !
    +melis: ya bütün gün ayaktaydım. yoruldum. eğilmeye üşeniyorum. ellerime ben sürerim. ayaklarıma sen sür yeter. hem bu gece buranın müdiresi ben değil miyim? öyle demiştin...
    enes: kız haklı sercan. ne isterse yapacaksın.
    -ben: tamam, tamam. uzat ayaklarını.

    melis kanepeye yaslanmış, uzattı ayaklarını. çıkardım ayakkabılarını. başladım sürmeye.
    ···
   tümünü göster