1. 26.
    0
    şimdi 3 temel başlıkta inceleyelim

    1-listening

    bununla ilgili pek bir şey söylemeyeceğim zira yabancı müzikler filmler vesair (ingilizce olanları tabi ki) bir şekilde kapsıyor bunu. karşındakini anlıyorsan problem yok demektir.

    2-writing

    işte bu biraz sıkıntılı. bunun için üstte bir arkadaşın dediği gibi bol bol kitap okumalı cümle yapılarını iyi kavramalısın yoksa basit kelimeler ve cümlelerle 15 sayfa da essay yazarsın ama writing alanında gelişmiş olmazsın pek.ha bu gelişme de edebi eserler yaratmana yetecek bir gelişme olmaz sadece daha estetik daha komplike cümle yapılarıyla yazarsın yazılarını. gibtir et çok ta önemli değil.

    3-speaking

    işte zurnanın zırt dediği nice yiğidin kestaneyi çizdiği yer. şimdi bunu da pronunciation (telaffuz) ve fluency (akıcılık) diye ikiye ayırabiliriz.

    3.1-Pronunciation

    şimdi güzel kardeşim telaffuz biraz gırtlak yapısıyla biraz dil kullanımıyla ortaya çıkan bir olgudur ve muhakkak anadilden etkilenir. yani "t" harfini ingilizce bir kelimeyi telaffuz ederken dili damağa değdirerek söyleme gibi. telaffuzu düzgün yapamıyorum diye üzülme zaten kusursuz yapamazsın ama elinden geldiğince doğru yapmaya çalış karşındaki seni anlıyorsa sorun yok. aksan denen şeyi yok etmeye çalışma zaten edemezsin çünkü ingilizce kendi içinde bile amerikan ingiliz avusturyalı iskoç irlandalı vb diye aksanlara ayrılıyor hele ingiliz aksanının da varyantasyonları var ki of of.bunu kasma pek dalgana bak ifade ettiğini karşındaki anlasın yeter.Bir de çok kasma kendini sonra cihadçı arap teröristler gibi hissedersin, yazık olur.

    3.2-Fluency

    Bu biraz sıkıntılı. diyelim grammer bilgin iyi ama vocabulary zayıf ve cümle yapısını tam idrak edemiyorsun,e geçmiş olsun. Akıcı konuşmak özellikle bir yabancı ile konuşuyorsan bence önemlidir.Ha karşındaki senin durmunu bilip pek önemsemeyebilir lakin 30 dk düşünüp öyle cümle kurarsan konuşmanın devamlılığı olmaz içine sıçarsın güzelim ortamın. Akıcılığına pek güvenmiyorsan "ser-gü-zeşt" kelimesini evde... yok lan yok yabanellerde (bu ne amk) "small talk" denen bir mevzu var yani bizdeki hava cıva muhabbetleri gibi.ilk başta bu tarz bir aksiyona gir yani grammeri biraz hale yola sokunca ilk bulduğun değişim öğrencisine ya da turiste gidip şekspir'in (google a bakmadan yazamıyorum kusura bakmayın) piyeslerinde kullandığı ağdalı ingilizceyi kullanmaya çalışırsan gib gibi kalırsın ortada. Basit kelimerle konuş basit cevaplar ver speaking çetin bir süreçtir bol pratik emek sabır ve sevgi ister.Bu sürecin safhalarını merdivenin basamakları gibi düşün bir adım bir adım derken sonunda merdiveni çıkmış olacaksın (vereceğin örneği gibeyim dediğini duyar gibiyim).

    peki ne yapmalı efendi? kanım kaynıyor basamakları 3 er 5 er çıkmak istiyorum?

    bak daha önce bahsetmiştim K-i-T-A-P.kitap okuyacaksın, misal dan brown un kitaplarının ingilizcelerini okumuştum hem kelime hazinem (hazne daha doğru gibi sanki lan?tdk da çaycı olan arkadaşlar yeşillendirsin) genişlemişti hem de cümle yapılarını kavramıştım hatta phrasal verbler bile vardı içinde daha önce görmediğim. bunun sana elbet faydası olur ama basamakları 3 er 5 er çıkamazsın.yok ulan öyle bir dünya!

    Gecenin bir vakti kafamda derleyebildiklerimi yazdım umarım yardımı dokunur.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster