1. 326.
    0
    Size üst ve alt tabakadan bahsetmiştim.

    Üst tabakadan birisi benim ile görüştü, warlowun yerini bulmaya çalıştı hatırlıyorsanız. Bunun ardından awenler ile beraber stockholme döndüğümüzde şöyle bir olay gerçekleşti; beni esir alan kişi ile çalışan birisi üst tabakayı bana açıkladı ve şunları söyledi.

    b - ben
    o - o

    o: Hepiniz büyük bir oyundaki küçük taşlarsınız bunu biliyorsun değil mi?
    b: Neden bahsettiğini bilmiyorum.
    o: Yaşadığınız onca şey, yaptığınız bu savaşlar, birbirinizi yaramalar bunların hepsi bizi güldürmek için yapılan birer oyun.
    b: ...
    o: sizler sadece yeri değiştirilebilir piyonlarsınız.
    <ayağa kalkmaya çalışıyorum, kolumu kapıyor>
    o: ama sen farklı olabilirsin.
    <Yarı ayakta yarı oturur gibi dizler kırık adama bakıyorum>
    o: seni değiştirebiliriz ama bunu zorla yapacak değilim
    b: siz kimsiniz?
    o: zamanı geldiğinde öğreniceksin
    <Yine ayaklanmaya çalışıyorum kolumu daha sıkı tutuyor hatta acıtıyor>
    o: bu konuşma içerisinde...
    <oturuyorum ve adamı dinler bi vaziyette bekliyorum>
    o: Hep filmleri seyretmişsindir, eski çağ filmlerinde herzaman iki sınıf bulunur... Bunlar alt sınıf ile üst sınıftır... Birde bunların arasında bir oraya bir buraya gidip gelen, çırpınan, bir grup vardır.
    b: Asiller ile köylülerden bahsediyorsun.
    o: öylede diyebiliriz.
    b: e bunun ne alakası var bu konuyla?
    o: sizlerin sınıfı ne?
    <adama gülmeye başlıyorum>
    o: sizler bizim isteklerimiz için birbirinizi yiyorsunuz. Biz burada daha büyük şeyleri gerçekleştirirken sizler küçük alanlarda birbirlerinizle evcilik oynuyorsunuz.
    b: beni aşağlamayı kes
    o: seni aşağlamıyorum, aksine sana doğruyu göstermeye çalışıyorum. Bir düşün... Sizin sınıfnız ne?
    <bir süre duruyorum cevap vermeden o bana cevabı söylüyor>
    o: siz ortadaki sınıfsınız.
    ···
   tümünü göster