1. 26.
    +2
    Cebrail söze başladı:

    - Selim Pusat büyük günahlar işledi. Ben görevi bitmiş bir melek olduğum, kıyamete kadar dinlenmek hakkını kazandığım halde bu hakkıma ilişti. Onun gönlünden geçen fırtınalarla rahatsız edildim. Halbuki bu fırtınalar yalnız ben peygamberlere zütürürken duyulurdu. Kendisinden yirmi beş yaş küçük bir kızı sevdi ve hepsinden daha kötü olarak bu sevgiyi açığa vurdu. Bir subay için en büyük günah budur.
    Derin sessizliğin arasında heybetli ses sordu:

    - Ne diyorsun Selim Pusat?

    Selim, gözlerini kamaştıran ışığa bakmaya çalışarak subaylık zamanındaki sertliği ile cevap verdi:

    - Doğrudur!

    Mikail söze başladı:

    - Selim Pusat benim haklarıma da ilişti. Ben en güzel ve iç açıcı yağmurları yağdırdığım gibi öldürücü kasırgaları da estirir, ılık güneşle beraber kavurucu güneşi de parlatırım. Bu sanık öyle bir sevgiye tutuldu ki gönlünde nisan esintileriyle birlikte karakış boraları da esti. Zaman zaman mayıs güneşiyle ısındı. Zaman zaman ağustos güneşiyle kavruldu. Bana rakib oldu. iradesini kullanamadı. Bir subay için en büyük günah budur.

    Çıt çıkmıyordu. Heybetli ses yine sordu:

    - Ne diyorsun Selim Pusat?

    Selim daha da sertleşmişti:

    - Doğrudur!

    israfil söze başladı:

    - Benzi vazifem kıyamet günü olacaktır. O güne kadar buyruk beklemeye mecburum. Selim Pusat’ın gönlünün içindeki feryatlar o kadar acı ve gürültülü idi ki insanlar duysa hep ölür, benim surumu öttürmeme lüzum kalmazdı. Bütün bunlar kendisinin günahından doğdu. Günahlarını araştıra araştıra ilk sebebe gidince bunu öğrendim. insanların türlü fikri çalkantısıyla boğuştuğu çağda o kırallık taraftarıydı. Ülkesinin kanunlarını tanımaz olmuştu.
    Heybetli ses üçüncü defa sordu:

    - Ne diyorsun Selim Pusat?
    - Doğrudur!
    - Bütün olanların ilk sebebi senin Kıralcı oluşun mudur?
    - Evet!
    - Bunu ilk günah diye kabul ediyor musun?
    - Asla!
    - Neden?
    - Bütün o muhteşem kıralları sen yarattın!
    ···
   tümünü göster