1. 85976.
    0
    Zevk ve sefa âlemlerinde profesyonel olan Yusuf, hemen kolları sıvar, Padişaha hayal etmediği zevk ve sefa geceleri düzenleme işini ele alır.

    Yusuf, bu işi o kadar ileri zütürür ki, saraydaki mevcut “oğlanlar” artık heyecan ve tat vermez olmaya başlayınca, yeni oğlanlar bulmak gerektiğine karar verip aramaya koyulur.

    Düzenli aralıklarla çarşıları dolaşarak esnafı gezer. Gözüne kestirdiği parlak, yakışıklı, tüysüz esnaf çırakları olan sübyanları bir deftere kaydeder. Zamanı ve sırası geldikçe zaptiyeler gönderip zorla alınan çocukları Sultana ikram eder.

    Durum öyle iğrenç bir hal alır ki, Yusuf’un çarşıya çıktığın gören esnaf;

    —Çırakları saklayın,”Emir-i Kûn” gene çarşıya çıkmış. Diye, birbirine haber uçurmaya başlar; böylece herkes kendi imkânınca çocukları saklamaya çalışırdı.

    Emirganın adıda burdan geliyor galiba

    EMiR-i KÛN NEDiR? em

    “Emir”:Bildiğimiz “emir”,yani “amir” demek.

    ”Kûn”: (iğrenç ama yazmak zorundayız), Farsça “züt” demek.(Bu kelime Kürtçede de “qun” dur)

    Yani, istanbul halkı Yusuf’u, “padişaha oğlan (züt) temininden sorumlu amir” olarak adlandırıp tanıtmıştı.
    ···
   tümünü göster