1. 26.
    +2 -1
    pompei yanıyordu. dili dışarıda, zor nefes alıyordu.
    herkes elini başına koydu, gözlerinin önünde eriyip gidiyordu adeta.

    kısık bir sesle ağzından iki kelime çıktı pompei'nin.
    "b-beni unutun... "

    helen bakamadı, gözyaşları yüzünün kıvrımlarından akıyordu.
    fero dibine girdi: "iyi olacaksın, söz veriyorum iyi olacaksın. bir şeyler yapacağız. kıymalı havlu getir hemen, terini silelim." diye bağırdı.

    kıymalı havluyu getirdi, fero, pompei'nin alnını silecekti ki eline vurdu pompei.

    "bırak dedim.
    dönüşü yok artık hiçbir şeyin.
    madde öldürüyor beni."

    fero bir adım geri çekildi. herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu.

    akvaryum içinden geçiriyordu: "uyuşturucu kullanıyordu bu şerefsiz demek."

    pompei bakışlarından anlamış olacak ki, akvaryum'a bakarak: "düşündüğün gibi değil." öksürmeye başladı... 15 saniye sonra kadar devam edebildi: "testlere katıldım, para gerekliydi. sude ömrü boyunca rahat edecek... " sude pompei'nin ufak kardeşiydi. durumları oldukça kötü olduğundan ölümcül bir işe girişmişti. bu aptallıktı! hayır hayır ona göre fedakarlık buydu...

    "ne testi? neden bahsediyorsun?" diye çıkıştı akvaryum.

    "televizyon'da gördün her şeyi... helen'i ilk gördüğüm günden beri sevdim, hep onu sevdim. ona çok iyi bak, sakın üzme onu. geri döndüğümde canını yakarım."

    sesi kesilmişti pompei'nin.
    nefes alışı yavaşladı... yavaşladı.. ve tamamen kesildi.
    bir tür kriz geçiriyordu, kendi içinde.

    kimse bakamadı.
    fero omuzlarını yumrukluyordu pompei'nin. "kalk ulan kalk huur çocuğu! bu kadar basit mi? kalk... kalk!" elden bir şey gelmiyordu...

    herkesin gözünden yaşlar akmaya başladı.
    fero da önlerinde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu...
    ···
   tümünü göster