1. 1.
    -1
    @3 ya kes traşı millete ana bacı kayıp burada dinciyim muhabbeti yapma senden daha dindarım ben

    gelelim konuya

    Halim:
    Cennetliklerle Cehennemliklerin Bazı Nitelikleri:

    Önceki kısımlarda cennetliklerin cennete girmeleri halinde bazı nitelik­lerini; örneğin oraya girerlerken bedenlerinin yedi zira' genişliğinde ve alt­mış zira' uzunluğunda olacağını, tüysüz, sürmeli ve otuz üçer yaşında ola­caklarını söylemiştik.

    Ebubekir b. Ebi'd-Dünyâ... Enes b. Mâlik'ten rivayet etti ki; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

    "Cennetlikler cennete melik ziraıyla altmış zira' uzunluğunda (yani) Adem (a.s.)'inboyunda Yusuf (a.s.)'in güzelliğinde, isâ (a.s.)'ın yaşında (ya­ni) otuz yaşında girerler ve orada muhafazid (s.a.v.)'in lisanıyla konuşur­lar," [581]

    Dâvud b. Husayn... ibn Abbas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:

    "Cennet ehlinin dili arapçadir."

    Beyhakî... Ebû Kerime Mikdam b. Madikerib'den rivayet etti ki; Rasû­lullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

    "insanlardan düşük olarak doğup ölen, yaşlanarak ölen veya bu ikisinin arası bir durumda ölen herkesi Cenab-ı ALLAH (ahirette) mutlaka otuz (veya başka bir rivayete göre otuzüç) yaşında diriltir. Kişi eğer cennetliklerdense, Yusuf (a.s.)'ın suretinde, Eyyub (a.s.)'ın kalbi gibi bir kalbe sahib, gözleri sürmeli ve bedeni tüysüz olur. Ama cehennemliklerdense onların vücutları genişletilip büyütülerek dağlar gibî iri hale getirilirler." [582]

    Başka bir rivayette şöyle denilmektedir:

    "Öyle ki, onlardan birinin elinin derisi kırk zira' kalınlığında ve hatta onlardan birinin sivri dişi Uhud dağı kadar büyük olur."

    Sahih bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

    "Cennetlikler yerler, içerler ama işemez ve dışkı yapmazlar. Onların ye­dikleri, katıksız misk gibi kokan bir ter halinde vücutlarından dışarı çıkar. Nefesleri de tahmid tekbir ve teşbihtir." [583]

    Bir başka sahih hadiste de şöyle Duyurulmuştur:

    "Cennete girenlerin ilk zümresinin yüzleri ay gibidir. Onlardan sonra gelenlerinkiyse kıymet ve paha bakımından gökteki en parlak yıldız gibidir. Onlar eşleriyle cinsel ilişkide bulunurlar, ama dilemedikçe doğurmaz ve üre-mezler. Ölmezler, uyumazlar... Çünkü lezzetlerinin çokluğu, yiyecek ve içe­ceklerinin sürekliliği nedeniyle yaşantıları ekgibsiz ve tamdır. Oradaki ebe­dilikleri arttıkça güzellikleri, gençlikleri, kuvvet ve olgunlukları da artar. Cennet onların hoşluk, yakışıklılık, güzellik ve parlaklıklarını da arttırır. Cennete olan rağbet ve tutkuları daha bir artar. Cennet, onlar için çok kıy­metli, pahalı, lezzetli ve tatlı olur. Yüce ALLAH bu hususta şöyle buyurmuştur: "Orada temelli kalırlar, hiç ayrılmak istemezler." [584]

    Fasıl:

    Önceki kısımlarda demiştik ki; cennete girecek ilk âdemoğlu, mutlak su­rette Rasûlullah (s.a.v.)'dir. Çünkü o, âdemoğuHarım mertebece en yüksek olanıdır. Cennete girecek ilk ümmet, onun ümmetidir. Bu ümmetten cennete girecek ilk kişi de Ebubekir es-Sıddik (r.a.)'dır. Önceki sayfalarda da anlatıl­dığı gibi bu ümmet, cennetliklerin çoğunluğunu, oradakilerin üçte ikisini teş­kil edeceklerdir. Nitekim önceki bölümlerde denilmişti ki:

    "Cennetlikler yüz yirmi saftır. Onların ciksen safını bu ümmet teşkil edecektir." [585]

    [581] Heysemî, Mecma'uz-Zevâid, 10/398-99, Taberânî'den

    [582] Beyhakî, el-Ba'sii ve'n-Nüşûr. 232

    [583] Müslim, Sıfatu'l-Cennet, 3/18

    [584] Kehf, ıs/108 ibn Kesîr, Ölüm Ötesi Tarihi, Çağrı Yayınları, istanbul, 2001: 471-472.

    [585] Bk. Heysemî, Mecma'uz-Zevâid, 10/403, Taberânî'den ibn Kesîr, Ölüm Ötesi Tarihi, Çağrı Yayınları, istanbul, 2001: 472.

    insanlar, birbirine yabancılık çekmeyecekleri şekilde ve eski simalarını anımsatan, ekgibliklerden arınmış ve tarifi mümkün olmayan bir güzellik katılmış olarak cennette bulunacaklar.

    Tek tip bir güzellik olmayacak.
    k
    Cennette insanların birbirine olan üstünlüğü bilinmeyecektir. insan herkesi kendisi gibi lezzet alır zannedecektir. Hiç kimse kendisini diğerlerinden daha az güzel olarak görmeyecek. Bu farklılık algısal olacağından her insanın algılaması birbirinden farklı olsa da en alt mertebedeki de kendisini en üst mertebedeki gibi hissedecek ve öyle algılayacaktır.

    şimdi ben bunları biliyorum zaten seninde insanları dinden soğutmaya görevli bi şerefsiz olduğunu bildiğim gibi biliyorum. gelelim benim söylemek istediğime.

    "eski simalarını anımsatan" diyor dimi... şimdi bunun ne demek olduğunu anlaman için önce "günlük hayatın pgibolojisi" gibi bir takım teorik kitaplar okuman lazım. çevrene bakarsan başarısız insanların çirkin suretler olduğunu yani kolpa yapmiyim çirkin suretler aşşağılamak için söylemiyorum gerçekten tipinden memnun olmayan kimseler olduğunu genelde görürsün. bu anımsatma meselesi bile bir çok şeyi hissettirir insana anlamadığını biliyorum çünkü kitap okumuyorsun bilimden haberin yok kültüründe yok belli oluyor. neyse bilim derki insan yaşadıklarıyla hatırlar ve hatırlanır. sen çocukken silgi attığın sıra arkadaşını yıllar sonra görünce o anıların aklına geliyorda cennette görünce niye aklına gelmesin o zamanda gelecek. peki bu insanı bu hatırladıklarından ve hatırlanmasından nasıl kurtaracaksın adam tipsizken bu durumu nasıl düzelteceksin cennette sorun orası çünkü eski simaları anımsatan demek bilim açısından çok şey demektir.

    o seni artık dinci talebe yurtlarında mı yetiştiysen kafana vura vura anlatılanları dinleyip sorgulamaktan aciz bırakılan beynini bu hale getirenlere sor bakalım onlar sana anlatır sende öğrenirsin.

    sen ana bacı küfür eden yok yere söven bir insansın. insanın seni görünce miğdesi bulanıyor tam bir militansın lan sen seni birileri yetiştirmiş belli ama insanları böyle yaparak dinden soğutmak büyük günahtır ne sen ne de sana bunu öğretenler bunun altından kalkamaz. akıllı ol benden uzak ol şerefsiz militan
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster