1. 51.
    0
    biramı masaya dökmem sonucu verdiğimiz kısa ara bittiğine göre gelin 2011 yılına geri dönelim tekrar.

    benim için merve harici önemsiz olan aşk kitabını kısa süreli de olsa baskısız bırakıp rafına yerleştirmiştim. artık sırada babam vardı. önce ablam'ın usbsine bir kopya bıraktım o konuşma kaydını sonra da annem'in aklına. yapılması gerektiğine inandığım şeyi yapıyordum. ancak bu durum evi yalnızca daha kötü bir hale getirmişti. aşırı büyüyen kavgalar dedemin hastahaneye kaldırılmasıyla perçinlenmiş olan benim derslerime olmuştu. kafam hiç bir zaman sevmediğim bir bölümü okuyabilecek kadar rahat bırakılmamıştı ve ortalamam her geçen gün daha kötüye gidiyordu. eh tabi bir yandan da arkadaşlık bağlarımı rayına oturtmaya kime ne derece önem vereceğimi kestirmeye çalışıyordum. tabi bitmek bilmeyen illuminati araştırmalarım da bana kalan tek zaman yani geceleri işgal ediyordu. kısacası dolu günler geçiyordum. belki mutlu değildim ama hayat bir şekilde akıyordu ve buna ses çıkarmaya niyetim yoktu.

    babam diyorduk. ah erdal ah. ah canım babam ah. ortaokulda kazanamadığım o büyük liseler seni bana düşman etti sanıyordum o zamanlar. ta ki ösym nin o saçma arayüzünde yıldız teknik üniversitesi makina mühendisliği yazana kadar.

    karının hüngür hüngür döktüğü göz yaşları ve ciyaklamaları arasında oğlunun gözleri hep seni aradı. acaba ne zaman eve gelecek. ne zaman oğlunu tebrik edecek, onun mesleğini devam ettirecek olmak seni ne kadar gururlandıracak diye. 17 yıldır sonunda sana gerçekten istediğine inandığı bir şeyi başardığı için yaşayacağın o mutluluk...

    ah babam ah. ah o senden beklediklerim yok mu... seninkilerin arasında kaybolan.

    babamla aramdaki sorunu adlandırma evrem o gün başlar işte. eve gelir gözlerimin içine bakar ve kaçırır kendini sonra. dönüp temas etmekten tiksinircesine başımı okşar yalnızca ve ağzından o ironik cümle dökülür,

    yıldız teknik olduğu için baya üzüldüm, ama makine fena değil
    ···
   tümünü göster