0
insan yüze gelecek darbelere karşı çok hassas bir canlıdır ya hani. en ufak bir harekete şiddetli bir refleksle cevap verir. Cehennemde yüzüm, ateşte kızartılır, kaynar sularla haşlanırdı her gün. Acının en yoğun olarak hissedildiği yere en ağır işkenceler yaptılar bana yıllarca. etlerim sıyrılmış olarak sırıtan bir biçimde dişlerimle kalıverirdim ortalıkta sersefil.
-
cehennemde bir odundum galiba çünkü; cehennemde ateşin kavurduğu herhangi bir nesne gibi yanmazdım. kendim ateşin özünü, yakıtını oluştururdum. Odunun kendisi, ateşinin yakacağı herhangi bir cisimden çok daha uzun, çok daha şiddetle, için için yanar. bu acıyı ikiye katlardı her zaman..
-
ateşte kızartılan metalimsi cisimlerle vücudumu dağlıyordu zebaniler.
cehennemi ateşten fırın sanardım lan çok daha başka azap ve işkence türleri de vardı o alemde. Örneğin ateş ve kaynar suyun yanı sıra vahşi hayvanların saldırısı, akrepler, böcekler ve yılanlarla dolu bir çukura atılmak, farelerin saldırısına uğramak, canlı iken kurtlanmış yaralara sahip olmak ve bunların çok daha üstünde hayal gücünün bile alamayacağı bütün azap kaynakları, hem de hepsi aynı anda.
-
Cehennemde boğucu atmosfer çok yoğun bir biçimde hakimdir. Dünyada sıcağa karşı birçok önlem geliştirmiş olan insan cehennemde çaresizdir. Ortam en sıcak çölden daha sıcak, en karanlık, izbe hücrelerden daha sıkıntı verici ve pistir. Sıcak insanın en küçük parçası olan hücrelerine dek işler. Kafirler için kavurucu sıcağa karşı bir koruyucu, ferahlama veyaserinleme imkanı yoktur. devasa bir saunaya kilitlenmiştim sanki. nem oranı olabildigine yüksek.
görünmeyen ama yoğun bir tabaka insanı çepeçevre kuşatır, nefes borusundan girip göğsünü tıkar..
-
Bu dünyada dar bir yerde kapalı kalmak, gerçekten de insanı çıldırtacak kadar bunaltıcı bir azaptır. Dar bir hücrede hapis, suçlulara verilen ağır cezaların başında gelir. Trafik kazalarında parçalanmış bir aracın içinde saatlerce sıkışıp canlı kalan, kazazadelerin durumu, bir deprem veya göçükte toprak altındakalan insanların çaresizliği olabilecek en büyük felaketlerden biri olarak nitelendirilir. Oysa bu gibi örnekler cehennemdeki ortama göre oldukça hafiftir. En önemlisi göçük altında veya benzer bir yerde sıkışan insan ya bir süre sonra şuurunu kaybedip ölür ya da bir süre sonra canlı olarak kurtarılır. Sonuç olarak acı çekilecek sürenin bir sonu, bitiş zamanı vardır. Oysa cehennemde ne bir son vardır ne de umut. Pis, yakıcı, havasız, karanlık, dumanlı bir atmosferde bir de elleri boynuna bağlanan ve daracık, sıkışık bir yere sokulan inkarcı, suda boğulan bir insan gibi, tarifsiz bir eziyet çeker. Debelenir, çırpınır, kurtulmaya çalışır, ama kımıldayamaz insan...
Tümünü Göster