1. 426.
    0
    oturuyorduk arabada öylece. başını çevirip saçlarımı öptü. adımı söyledi, yüzüne baktım başımı kaldırıp. ‘yok bir şey’ diyerek güldü. ama doyamıyordum sanki bakmaya ona.

    masada birden elimi tutuşuyla, bütün tabularım, korkularım, güvensizliğim kırılmıştı sanki.
    bana böyle hissettiren şey neydi tam olarak bilmesem de, daha önce içimde hiç bu kadar yoğunlaşmamış duygular hissediyordum.

    görünmeyen bir şey vardı sanki içimde büyüyen ve boğazımda düğümleniyordu. bu beni mutlu ediyordu…

    ‘söyle’ dedim, neden gülüyorsun…

    - çok korkmuştum. beni reddettiğinde, görüşmek istemediğinde, beni asla sevmezsen ve birlikte olamazsak hiç diye… asla düşünmedim peşini bırakmayı. ama şimdi başın omzumda. elin avucumda. bana yemek yapar mısın?
    + gülümsedim, ben de çok korkmuştum. içimde kabul edemediğim duygularım vardı, korkularım vardı. beni sevmeni, bana güven vermeni istedim hep. ben de seni sevmek istiyordum çünkü. korkularımı yok ettin. ben de çok korkmuştum, peşimi bırakıp yakamdan düşeceksin diye..

    ikimiz de gülüyorduk.

    - e soruma cevap vermedin, bana yemek yapar mısın?
    + yaparım
    - alışveriş yapsak iyi olacak o zaman

    bir şeyler aldık, evine gittik...
    evi incin değildi, tek yaşayan bi erkeğe göre temiz ve düzenliydi. sık sık temizlettiğini söyledi, incinlıktan hoşlanmadığını…

    ‘bir de mutfağa senin elin değse tamam olacak’ diyerek takılıyordu. yan yana oturuyorduk, ellerim avuçlarındaydı yine, başım omzunda..

    Buket’le bir daha görüşmeyecektik ikimiz de. Burak’ın geleceğinden haberim olmadığını zaten anlamıştı. o konuştukça nefesi yüzüme değiyordu. huzur, mutluluk, aşk… üçü de toplanmıştı sanki biz yan yanayken ikimiz için.
    gülüşüyorduk bazen, yanağım çenesine dokunuyordu. eliyle hafifçe tuttu yüzümü, gözlerime bakıyordu.
    dakikalarca baktık belki birbirimize. yüzümü, dudaklarımın kenarını öpüyordu.
    dudakları dudaklarımın üzerine geldiğinde kalp atışlarım değişmişti. kalbim yerinden çıkacaktı sanki.
    ···
   tümünü göster