1. 401.
    0
    her şeyden önce, Oğuz benim ona nasıl baktığımı görüyordu gözlerimde.

    birkaç gün sonra Buket aradı beni. görüşmek istedi, ‘özür diledi telefonda da. izin ver yüz yüze de özür diliyim, senin gibi bi arkadaşı kaybetmek istemiyorum haksızdım’ gibi şeyler söyledi.

    görüştük ertesi gün, ona karşı vicdanımı rahatlatmak istiyordum ben de Oğuz konusunda. ama aramız eskisi gibi olmayacaktı elbette. en azından düşman gibi kalmak istememiştim.

    o gün, ‘Oğuz’dan da özür dilemek istiyorum. ona da söyle en yakın zamanda üçümüz görüşelim. içim rahat etmiyor bir türlü’ demişti

    Oğuz’a anlattığımda Buket’in iyi niyetli olduğuna inanmadığını söyledi. ben de öyle düşünüyordum, ama yine de böyle kalmak da doğru değildi. kızın sevdiği adamı ben kapmışım gibi bir durum gözüküyordu dışarıdan. çözülmeliydi.

    Oğuz’la beraber gittik Buket’in olduğu kafeye. hoş-beş merhaba napıyosun faslı da bitmişti ama Buket hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, herhangi bir ciddiyete bürünmüyordu.
    kapıya doğru dönüp el sallamaya başladı.

    Masamıza doğru gelen Burak’tı.
    ‘geçenlerde Burak seni bana sormuştu, çağırdım ben de, kötü şeyler geçmişte kaldı’ diyordu Buket.
    masayı ters çevirip Buket’in ağzına doğru geçirsem az gelebilirdi. haddi, sınırı, çıtası yoktu ve insanı katil edebilirdi.
    ···
   tümünü göster