1. 26.
    0
    Ta ki bir şey omzuma dokunana kadar... yerimde sıçrayıp kendimi masaya attım, ama hoca beni, sertçe masaya çarpmadan önce tutuverdi(hoca sayesinde masaya çarpıp acı çekmekten kurtulmuştum). Meğer beni öyle donuk bir şekilde bilgisayara bakarken görünce hoca ilk ne yapacağını bilememiş, sonra omzuma dostça dokunduğunda gördüklerim karşısında geçirdiğim şok yüzünden ani tepki vermişim. Hoca iyi olup olmadığımı sordu, videoyu geriye sarıp elimle izlemesini işaret ettim. Hocayla birlikte ben de tekrar izledim. Yeni farkına vardığım tek şey barakanın üzerindeki "yaratığın" bölündüğü anda aslında 3'e bölünmek yerine daha çok sanki onun içinden kendisi gibi 3 yaratık daha çıkıyormuş gibi göründüğüydü. Sonuncu da çıktığında ilk yaratık hızla yok oluyordu. Video bittiğinde hoca önce hiç tepki vermedi. Sonra bir şeyler mırıldanmaya başladı. Gittikçe daha yüksek sesle söylüyordu, ama yine de anlamam biraz zaman almıştı. "... Biliyordum... biliyordum... biliyordum... " diyordu. Neyi biliyordun lan! Korkum tavan yaptı, bu adam ne biliyordu, bunlar neydi, ne nasıl neden olmuştu?... kafamda deli sorular... Hoca artık bağırmaya başlamıştı, odanın içinde dört dönüyordu; "biliyorduuuum!... " En son yere diz çöktü, ellerini semaya kaldırıp “şükürler olsun" diye bağırdı. O vaziyette durdu, sonra kolları yavaş yavaş yere indi. Sakinleştiğini hissedebiliyordum. Ama asıl hissettiğim şey "korku"ydu. Neler oluyordu böyle.Ben sandalyede, hoca yerde dururken Furkan geldi, duvarlardan destek ala ala geliyordu. Hocanın sesine uyanmış olmalıydı, çok bile uyumuşu. Neler olduğunu bilseydi..Çocuğu fazla merak içinde bırakmadan videoyu geri sarıp elimle izlemesini işaret ettim. izlediğinde yere çöktü, hareketsiz bir şekilde öylece kalakaldı. Uzun bir süre boyunca hiçbirimiz ne hareket etti, ne de konuştu. Sanki artık nefes bile almıyorduk, ortam o denli sessizleşmişti. Sessizliği ilk bozan ben olmuştum:"Hocam neyi biliyordunuz?"..Furkan bana dönerek "Ne neyi biliyordunuz?... Hocam... ?" diyerek hocaya döndü. ikimizde hocaya bakıyorduk, adam gençleşmiş gibiydi, suratında büyük bir gülümseme, başlarda yukarı doğru bakarken şimdi yere doğru bakıyordu.
    ···
   tümünü göster