1. 351.
    0
    “insan dengeyi tutturamayıp iki uç noktada sık sık gidip geldiğinde, ortada bir yerde olmayı beceremiyor. ya da bunu yapabilmek çok zaman alıyor.
    ya en kötüde, ya en iyide olmak… ikisinin de sağlıklı olmadığını anlamam beni çok zedeledi. arada kalmak olabilecek ihtimallerin en berbatı.
    en kötüde, insan insanlığını unutuyor, amaçsızlaşıp ne yaptığı belli olmadan yaşamanın bir şey kazandırmayacağını, boş olduğunu anlayınca da;
    en iyide olmayı seçiyor. en iyi ise, insana yine insanlığını unutturuyor. robot gibi hep –meliyim –malıyım kipleriyle davranınca yaşamdan, ömürden gidiyor…”

    diye düşünüyordum o sıra… benim daha oturduğum anda sıkıldığımı sandılar ama ben dalmıştım yalnızca. en iyi ve en kötü derken, Oğuz’un aklıma gelişine de anlam verememiştim. bütün bunları aklımda kurarken, led ışıklı tabela gibi yanıp sönüyordu görünüşü zihnimde.
    çünkü meraklanıyordum. onun en iyilerini, en kötülerini, ve şuan nerede olduğunu..

    “çünkü ben ortayı yakalayabilmiştim.
    eğer o hala yakalayamadıysa, dost olabilirdik belki. madem o da sorunluydu, ve dik dik bakıyordu bana. belki yardımım dokunurdu.”
    ···
   tümünü göster