bir görmemiş yavşağın playboy olması

bi uyandım saat gece 12. kaan balkonda sigara içiyor. hışımla yataktan fırladım ve hazırlandım. kaana da sövdüm biraz neden uyandırmadın diye. neyse efendim sora sora buldum barı. ve içeri girdik. kaana kapıya en yakın masaya geçmesini söyledim. geçti oturdu. içerde dolandım biraz ama yoktu kaşar. kapının önünde bekledik resmen bira içerek. 1 oldu yok. 2 oldu yok. anlaşılan bugün gelmeyecekti. içeriyi biraz daha dolaşmaya karar verdim. belki de gelmişti ama görmemiştim. dolandım dolandım. yok gelmemiş. kafamda hafif tatlanmaya başlamıştı. masama otururken arkamdaki hatunlara gözlerim takıldı. allahım yok öyle bi şey. 3 hatun vardı. ama gözüme takılan bana dönük oturanıydı.
tanımlıyorum: alev kırmızısı saç, masmavi göz, barbara palvini andıran bir surat, 175 boy, zayıflıktan kırılacak kadar değil ama ince bir vücut, piercingli göbek, upuzun ince bacaklar, mini beyaz şort, üstünde sadece sütyen (bildiğin siyah sütyen lan), limona benzettiğmiz türden memeler, sıfır tüy, köprücük kemikleri, yusyuvarlak omuz başları, bikini çukuru.
afetti beyler o hatun. ece falan umrumda değildi. ama bu hatunu nasıl düşürecektim? büyük ihtimalle benden birkaç yaş büyüktü. ama ne farkeder? para bende. ben ondan daha üstünüm. (bu mantıkla ilerlerseniz kazanırsınız. gerçi en iyi dişi bile en manda erkeğin yanında sıfır kalır.) en fazla "ıyy sarhoş gibtir git" derdi. desin bakalım. kızın yanına gittim oturdum. yanındaki hatunlar da dik dik bakışa geçtiler ama ben göz temasını daha yeni betimlediğim hatunla kurmuştum. bana öyle bir bakış attı ki hala aklımdadır o sahne. hani böyle hafif sırıtır gibi kafa sallayarak "ne var" demeye çalışırlar ya aynen öyle. muhabbete girdim. yılların yavşağı olarak pek utancım yoktu. ve ne yapmam gerektiğini çok iyi biliyordum.