1. 1.
    0
    şükrü inançlı bir çocuktu. cuma namazlarına sık sık olmasa da gider, gaziantepte zaten zayıf olan cemaatte tek genç mümin idi. ilkokulda her yaz çalışması ve kötü notlarının ardından liseye geçmişti. o dönemin pek de parlak olmayan bir okulunda liseye başlamıştı. okumak gibi bir isteği yoktu fakat abileri liseyi bitirmemişlerdi bile. babası ise şükrünün okumasını istiyordu. ilk sene sonunda aldığı zayıfların ardından babası artık şükrünün okumayacağına kendini ikna etmeye başlamıştı. yaz tatilinin sonuna doğru şükrü babasının katiplik yaptığı avukatlık bürosuna gidip biraz harçlık almak istedi. babası "cebimde hiç param yok oğul. eğer böyle yaşamya devam edersen senin de olmayacak. kaç yaşındayım ben? 41. 41 yaşında adamım ve kimin masasını temizlediğime iyi bak. bu çocuk üniversiteden 2 sene önce mezun olmuş, yani abin memikten küçük. ben ise masasını temizliyorum. o sabah 10da işe gelir bazen hiç gelmez, ben her sabah 7.30 da burada olur onun masasını temizler dosyalarını düzenlerim. şükrü olacağı bu. ya okur şuradaki koltukta masanı temizletirsin, ya da okumaz benim gibi 40ına akdar masa silersin. seçim senin. okuyacam baba diyorsan devam et ama okuamyacaksan da boşuna harcama senelerini," dedikten sonra şükrü kafasından vurulmuşa döndü. o güne kadar sadece okula gidip geler, solcu arkadaşlarıyla sağcıları dövmeye mahalle basmaya giden, gaziantepteki diğer gençlerden biriyken, birden bir şeyler yapması gerektiğini hissetti. babasına cevap vermedi. hemen eve döndü. bütün gece düşündü durdu. neler yapmalıydı. nasıl etmeliydi de notları düzeltebilmeliydi. yazın bitmesine de az kalmıştı. aklına komşularının çocuğu geldi, mehmet şükrüden bir yaş büyüktü ve üst sınıfın kitapları vardı. ertesi gün ona gidip bütün kitaplarını ödünç alacaktı ve artık o gün hayatının geri kalanının ilk günü olacağından emindi.
    ···
   tümünü göster