1. 1.
    0
    Defterde bir hikaye vardı ki, sanırım altıma sıçırmıştır. Özet geçiyom.
    Urumiçi’den afganistana yayan giderken bir vadiden geçiyorduk. Gök gürültüsü, yıldırım, yağmur… hepimiz sırılsıklam olmuştuk. Vadinin iki tarafındaki dağlara kurtlar çıkmış uluyor serenad yapıyordu. Tüm bebekler sustu kurtları dinliyor. Bizse korkudan sadece dua ediyor ve yürüyorduk. Yağmurdan tüm yiyeceklerimiz yenmeyecek hale gelmişti. Biraz daha ilerleyince karşımıza 2 tane kurt çıktı. Renkleri bozdu. Erkekler öne geçip ateş etmek istediler ama yağmurdan barut ıslanmıştı ve tüfekler çalışmıyordu. Kurtlardan biri kafilenin arkasına geçti diğeriyse öne geçip bize yol gösterdi. Bir mağaraya getirdiler. Başta gitmek istemedik ama kafileden ayrılmaya çalışına arkadaki gelip engelliyor önümüze geçiyordu. 100 kişi mağaraya girince içerde ölü geyikler ceylanlar av hayvanları gördük. Ateş yakıp afiyetle yedik. Dönüm kurlara baktığımda ikisininde birer gözünün olmadığını gördüm. Gece rüyamda kurtları gördüm. Usulca yanıma geldiler yanıma gelince değiştiler. Yüzleri topak bir hal aldı. Dişleri kılıç gibi oldu. Sakalları çıktı. Çenelerinin altında az miktarda sakal vardı. Saçlarının köşeleri dökülmüştü ve kalan saçlarını havaya kaldırmıştı. iğrenç bir suratları vardı….

    lan inanasım gelmedi beyler. efsane diyecektim ama yok amk. canlı kanlı yazmış adam.
    ···
   tümünü göster