0
Atatürk'ün bilinmeyen yönleri
Atatürk'ü bir kez daha saygıyla anıyoruz. Her yönüyle öylesine farklı ki en iyi tanıyorum diyenlerin bile onun hakkında bilmediği çok şeyin olduğunu sanıyorum. Ege Üniversitesi tarafından hazırlanan Az Bilinen Yönleriyle Atatürk kitabını okudukça, resmi söylemlerin çok ötesinde farklı bir Atatürk'le karşılaşıyorsunuz.
Sayfaları çevirdikçe, çocuk sevgisinden hayvan sevgisine, aile sevgisinden arkadaş sevgisine, güzel sanatlardan sofra kültürüne kadar, adam gibi bir adamla yüzleşiyorsunuz.
Atatürk ağlar mı? Ağlamış, hem de için için? Peki hangi konuda, nelere ağlamış? Kitapta bu ayrıntılarıyla ele alınıyor. Neden evlenmiş? Neden boşanmış? Çocukları çok sevdiği halde neden evlatlıklarla yetinmiş? Kaç manevi çocuğu olmuş? Bunları nasıl seçmiş? Dava arkadaşlarına vefa borcunu nasıl ödemiş? Sanata, sanatçıya nasıl bakmış? Eğitimle, bilimle, dinle arası nasılmış? Öylesine farklı ayrıntılar var ki bir solukta okuyorsunuz. Ege Üniversitesi Atatürk ilkeleri ve inkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi'ne bu değerli çalışması için canı gönülden teşekkürler.
Köpekleri çok severdi
Bu aralar, belki de bir köpeğimizin olmasının verdiği duyarlılıkla Atatürk'ün köpeklere olan ilgisini ve anılarını büyük bir ilgiyle okudum. Değişik dönemlerde farklı köpekleri olmuş. Bir ara kedisi de varmış. Ama içlerinde onu en etkileyen Foks'muş.
Yalova kaplıcalarına gittiğinde seyyar fotoğrafçıdan 50 liraya satın almış. Sabah gezisinde fotoğrafçı Hasan Efendi'nin sehpasının altında görüp beğenmiş. Bunu sezen Hasan Efendi hediye etmek istemiş ama kabul etmemiş. Parasını vermiş, almış.
O bir sokak köpeğiymiş ama Çankaya Köşkü'ne geldikten sonra yaşamı her şeyiyle değişmiş. Atatürk nerede, o orada. Atatürk'ün yatak odasında, karyolasının ayak ucunda kendisi için özel olarak diktirilen bir minderde yaşarmış. En önemli görüşmelerinde bile hep onun yanında olurmuş.
"Atatürk'ün Foks'a düşkünlüğünü bilen bazı kimseler, sofrada çok zaman onun bahsini açarlar, sadakatinden, büyüklüğünden dem vurup neslini üreterek memlekete yaymayı teklif ederlerdi. Dalkavukluğuyla dikkati çekenler, Foks'un asil kandan geldiğini söyleyecek kadar ileri gidip 'Köpek değil, adeta insan. insandan da akıllı' derlerdi... "
Atatürk, Foks'un ne yiyip ne içtiğinden, ne zaman çiftleşeceğine kadar hemen her şeyiyle yakından ilgilenirdi. Ama gün gelir, Foks'la yolları ayrılır. Köşke ikinci bir köpek gelmesini kıskanan Foks, bir gün kendisini kaldırmak isteyen Atatürk'ün elini ısırır. Bunun üzerine bir aylık bir gözetime alınır. Ardından yeniden Atatürk'e karşı büyük bir bağlılık ve sevgi gösterir. Ama yakınları "Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez" diyerek, ilaçla sonsuza dek uyutulması için Atatürk'e ısrar ederler. izin verdi mi vermedi mi bilinmez ama Foks o günlerde öldürülür.
Atatürk bir süre sonra Foks'la Atatürk Orman Çiftliği'nde yeniden karşılaşır. Ama bu kez camekan içinde. Bedeni doldurulmuş cam gözlü köpeğine fazla bakamaz. "Ben onu sevmiştim. Böyle görmek istemem. Kaldırın onu" der ve ekler:
"Her ısırana kızılmaz. Foks can acıtmak, fenalık yapmak için ısırmamıştır... " Foks'un doldurulmuş cansız bedeni, ertesi gün hemen kaldırılır. Uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda muhafaza edilen Foks, Anıtkabir'de Genel Kurmay Başkanlığı tarafından düzenlenen ve 26 Ağustos 2002'de Cumhurbaşkanı Sezer tarafından açılan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'nde sergilenir. Hâlâ orada.
Tümünü Göster