+3
Doğum günümü unutmuşum beyler. Evet gerçekten de unutmuşum.
Serkan, gündüz,feride, bade,dicle ve pusat hepsi sırıtıyordu.
Aklıma Ercanların kutlaması geldi. Hemen aklımdan uzaklaştırdım. Ercan hala en yakın arkadaşımdı belki ama 3 ay sonra gidiyordu. O da gidiyordu, kanada’ya. Dünyanın öbür ucuna.
Artık yeni arkadaşlarıma alışmak zorundaydım. Hepsi çok iyilerdi ve beni seviyorlardı.
Sorun onları sevmemem değil zaten, eskiyi unutamayışım. Zor arkadaş ediniyorum biliyorsunuz.
Bade bugün farklı olarak haki yeşili, kolsuz spor bir elbise giymişti. Sarı saçları da taranmış ve düzgündü. Şaşırdım denebilir, gerçekten kendine bakınca güzelleşmişti.
Diğerleriyse aynıydı işte. Özellikle pusat ile bizimkilerin işbirliği çok hoşuma gitmişti. Sonuçta yakın değiller, tanışmıyorlar belki ama benim için bir araya gelmeleri gururumu okşamıştı.
Hala beni seven birileri vardı.
Hediyelerimi aldım. Ufak tefek hediyeler ki çoğu ev eşyalarından oluşuyordu ve son derece fonksiyonellerdi. Dicle beni kolumdan çekiştirip diğer odaya zütürdü.
-bak ali
-napıyorsun dicle?
-sen dangalak mısın?
-ne diyorsun ya?
-dangalak mısın? Yoksa rol mu yapıyorsun diyorum
-ne alaka?
-soru sormayı bırak!
-sen de söyle o zaman!
-bade senden hoşlanıyor
-ne!
-az önceki soruları sormama gerek yokmuş çünkü ciddi dangalaksın.
-nereden biliyorsun, söyledi mi?
-söylemesine gerek yok. Sen yokken sirke satıyordu suratı.
-bu benden hoşlandığını ispatlamaz.
-peki bugünkü kılık kıyafeti? Salak olma bade böyle giyinmedi kendi doğum gününde bile!
Bir şey diyemedim
-bak kıza iyi davran. Gerisini ben hallederim
-nasıl yani?
-sen iyi davran dedim.
-kötü mü davranıyorum?
-hayır. Odun olma ve sözlerini dinle anlamaya çalış, konuş onunla yeter.
-tamam
Salona geçtik tekrar. Gruptakiler dicleye bakıyordu.
Bade ise sofrayı topluyordu.
Sanırım benim dışımda herkesin bade ile benden haberi vardı. Sözcü olarak dicle’yi seçmişlerdi sadece.