1. 1.
    0
    tamer - tamamdır kanka! ağırlığımı verebiliyorum buraya. sen ipi makara edebileceğin bir yer bul!

    ben - kanka! kırk yıllık dağcıyım ya ben amk! söylediğin şeylerin kitabını yazdım ya ben!

    tamer - tamam kanka (gülmeye çalışarak) anladım tamam! yani elindeki halatı en yakın ve sağlam bir ağaç gövdesi veya az kenarlı hatta kenarsız bir kayadan geçirip ucu bana, aşağıya sarkıt! ağaç olursa süper olur ama kaya bulursan üste doğru daralmasın, ona dikkat et!

    ben - anladım. dur bir bakınıyorum hemen.

    etrafıma bakındım hızlıca. buraya yuvarlandığımızda inceleyecek zamanım olmamıştı. lan ayarlasan böyle olmazdı amk! film gibi oldu her şey birdenbire. bir zeytin ağacı vardı 5 metre geride. etrafından geçirdim halatı ve kalan sarmalı tamere doğru atacakken "dur!" dedi.

    ben - ne oldu kanka!

    tamer - sakın fırlatma lan amk! beni görebileceğin bir yere yayılıp yavaşça aşağıya doğru metre metre sarkıtman lazım!

    ben - tamam..

    en son can pazarına bonus gibi çıktığım yere uzandım. elimdeki halatı yavaşça salmaya başladım aşağıya. tamere ulaştırdım.

    tamer - tamam kanka. şimdi ben kendimi çekerek tırmanacağım. sen halatı makaraladığın yere yakın dur. herhangi bir terslik görürsen hemen söyle!

    ben - tamam kanka!

    tamerin sesini duyarken halatın hareketini de görebileceğim bir mesafede durup beklemeye başladım.

    önce bir santim kaydı halat. sonra karış karış kaymaya başladı. sarkıttığım uç aşağıya doğru hareket ederken tamere bağlı olan yukarıya doğru geliyordu.

    ağaç eğilmiyordu bile, tameri taşıyacaktı. rahatladım.
    ···
   tümünü göster