0
mekana ulaştığımızda işletmecisi kapıda dikilmiş sigara içiyordu. giriş kapısı, karkasının sağı ve solu diz yüksekliğinde çitlerle bitişik tahta bir eşikten ibaretti. köy veya sahil kasabalarının kırsal olanlarında denk geleceğiniz sonradan eklenmiş kablolara asılı duran ampullerle aydınlatılmıştı bahçesi. mekan samimi ve güzeldi. boydan cam duvarlar yine ahşap pervazlarla örülmüş 150 metre kare kadar bir mekana giriliyordu cıvıl cıvıl bahçeden. güle oynaya içeri girdik. bahçede oturalım dedik önce. adam bize arka bahçeyi tavsiye etti. bir gören bir daha oradan vazgeçmiyormuş. birbirimize bakıp onaylaştık. sonra adamın rehberliğinde arka bahçeye geçtik.
şahane iki büyük ağaç aralarında 10 metre mesafe. diplerinde minderler. mekanın arka bahçesi dağlara manzaralı. daha az ampul ve iki büyük mum ışığı loş bir aydınlık yaratıyordu. ağaçlardan iki metre sonra da yerden 1 metre kadar yüksekte ahşap sundurma tarzı bir oturma alanı vardı. adam güneş doğarken oraya geçmemizi önerdi. kabul ettik.
omleti mehşurmuş adamın. yap dedik. içecekler söylendi. oturduk beklemeye başladık. bir yandan da sigaralar yakıldı bir yandan da elimizde kalan loewe biraları kuruttuk.