1. 126.
    0
    "Hazal, beni seni çok seviyorum. Çok bir şey de istemiyorum senden. Eskisi gibi olalım.El ele, göz göze duralım saatlerce. Ayrıldığımız günden beri bunu hayal ettim. Nolur hayalim olmaktan çık ve gerçeğim ol artık. Yalvarıyorum."
    "Bu kadar kolay olmuyo Çağıl."
    "Bitirmekte kolay olmuyor işte."

    (gözlerini çekti. Yere doğru bakmaya devam etti.) Konuştum;

    "Çıkışta işin var mı?"
    "Hayır."
    "Birlikte bir şeyler yapalım istersen?"
    "Bilmem ki. Napıcaz?"
    "Beşiktaş’a gidelim mi?"
    "Olabilir."

    (banktan kalktım.)

    "Ben gidiyim o zaman. Mesajlaşırız." dedim ve yanağına doğru eğildim. Gözlerini çoktan kapatmıştı ve bir öpücük kondurdum yanağına. Kulağına yaklaşarak; masum bir seni seviyorum fısıldadım. Güldü ve yükses sesle "Ben de seni!" dedi. Arkamı dönüp gidesim gelmedi. Uzun uzun gülüşmek vardı onunla, mutlu olmaktan çok daha öteydi. Okula öyle bir girişim vardı ki, afedersiniz ayaklarım zütüme çarpıyordu mutluluktan. Sınıfa girdim, Emir bizim sınıftaydı ve Fırat’la arka sırada oturuyorlardı. Moralleri bozuktu ve küfür ediyordu Emir. Konuştum;

    "Noldu lan?"
    "Ya Çağıl senin ben dıbına koyayım." dedi Emir.
    "Noldu oğlum?"
    "Bizi kim gibiyo günlerdir onu öğrendik kardeşim."
    "Kimmiş?"
    "Fırat’ın vurulduğu gece, biz Fırat’ı hastaneye zütürürken Ümit nerdeydi?"
    "Yatıyodu yerde."
    "Heh, sonradan kim kaldırıp hastaneye zütürdü onu?"
    "Ne biliyim oğlum, babasının adamları falan gelmiştir."
    "Yok kardeşim yok, öyle değil. Ümitlerin ilk geldiğinde Büşra senin yanındaydı di mi?"
    "Evet."
    "Sevişiyodunuz hatta siz."
    "Oğlum lafı geveleme."
    "Kardeşim, biz gittikten sonra Büşra oraya tekrar gelmiş.."
    Emir’in o cümlesiyle, beynimin içinde milyonlarca çeşit hayvan çiftleşmeye başlamış gibi oldum.Ne düşüneceğimi,ne anladığımı bilmiyordum. Konuştum;
    ···
   tümünü göster