0
Fırat ile sınıfa gidiyorduk. Tam merdivenlerden çıkarken Emir seslendi arkamızdan;
"Lan!"
"Noldu lan?" dedim.
"Hallettim kanka."
"Neyi?"
"Kızın numarasını buldum."
"Kızla mı konuştun."
"Evet ama başka bi kızla konuştum, onunla değil."
"Kimle?"
"Hazal.."
"Ne konuştun?"
"Hazal yeni kankam artık benim ahaha."
"giberim belanı."
"Şaka yapıyorum be oğlum ya. Ha bu arada seni sordu."
"Ne sordu?"
"Aşkitom nerde dedi."
"Bak çocuk.."
"ahaha tamam lan kızma. Çağıl nerde falan dedi. Dedim buralardaydı. Başınızı belaya sokmayın dedi."
"(gülücük..)"
"Hoşuna gitti di mi pekekent!"
Fırat konuştu;
"Bu ne dıbınakoyayım ikiniz de mutluluk yumağısınız. Kendinize gelin oğlum sıkıntımız var."
"Bırak şimdi sıkıntıyı da, Nermin’in dersi. Geç kalırsak sıçar ağzımıza, hadi derse." dedim.
Derse girdik. içimde büyük bir mutluluk parçası vardı. Hoca dersi anlatırken uzaklara dalıyor, salak salak gülüyor ve şarkılar mırıldanıyordum. Uzun zamandan sonra mutlu olmuştum. Mutluydum ve Hazal’ı düşünüyordum sadece. Gülüşünü, sinirlendiğinde verdiği tepkileri, sevgiliyken birlikte yürüdüğümüz caddeleri.. Hayal ederek, inşallah yine eskisi gibi olacağız diyordum içimden.
Ders bitti. Fırat’a döndüm;
"Emir’lerin sınıfa git sen bi. Beraber takılın bu tenefüs."
"Sen?"
"Hazal’la konuşucam."
"Tamam."
Bahçeye indim, Hazal okul kapısının karşısındaki bankta kız arkadaşlarıyla birlikte oturuyodu. Yanlarına yaklaştım ve “Hazal, bi gelir misin?” dedim. Önden yürüdüm, arkamdan geldi. Sevgili olduğumuz dönemlerde oturduğumuz bank vardı. Okul kapısının arka tarafında. Oraya gidip oturduk. Konuştu;
"Nasılsın Çağıl?"
"iyiyim sen?"
"iyiyim. Ama senin hakkında iyi şeyler duymuyorum hiç. Kötü olduğunu falan söylüyolardı hep."
"Kötüydüm, bundan bi saat öncesinde de kötüydüm. Ama şu an iyiyim."
"Hmm."
"Nasıl gidiyor?"
"Neyi merak ediyorsun?"
"Hayatını işte. Ne bileyim.."
"Ümit’i merak ediyosun di mi? Hakkımda bi şeyler söylemiş sana. Sen de ona inanmışsın besbelli. Çok yazık."
"Onun söylediklerine inanmış olsaydım şu an senin için çaba sarfetmezdim Hazal."
"Ben onunla hiçbir zaman gerçek anlamda sevgili olmadım."
"Elini tuttun?"
"O an seni yenebilmem için bir ele ihtiyacım vardı, elini uzattı. Ben de tuttum. Tamamen ihtiyaçtan yani, başka hiçbir şey yok."
"Peki şu an eline ihtiyacım olsa, yalnızlığımı yenebilmem için.. Tutar mıydın?"
"Bilmiyorum."
"Bilmeni istiyorum Hazal. Son günlerde o kadar ağır şeyler yaşadım ki, dua ediyorum hayatta kaldığım için. Ama ettiğim duaların arasında da sen varsın. O kadar sıkıntımın içinde bile seni düşündüm hep. O Ümit huur çocuğunu öldürecektim sırf senin eline dokundu diye. Hele o anlattıklarından sonra.."
"inanmışsın işte. Benim öyle bir şey yapacağımı düşünmüşsün."
"Hayır. Hiçbir zaman inanmadım. O yalanı söylerken, seni o şekilde hayal ettiği için sinirlendim. Elimden almış olmasalardı o mezarda olacaktı,ben de hapiste."
"Bana bunları neden anlatıyosun?"
"insanlar değer verdiği kişilere her şeyini anlatır. Bi sebebi olmaz, paylaşmak ister sadece. Hani şimdi sana bunları anlatmamış olsaydım, seni aldatıyomuş gibi hissederdim kendimi."
"…"
"Sustun?"
"Diyecek bir şey bulamadım."
-çenesinden tutup, göz göze gelmemizi sağladım ve konuştum;
Tümünü Göster