1. 476.
    +6
    Telefonla konuşurken ercan’ı ikide bir çaktırmaması için uyarıyordum. Çakmamalıydı işte amk.

    Ercan’da sorun yok gibisinden beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

    Sakin falan olamazdım ecrin ile küs kalmak beni kahretmişti. Kalbime ateş düşmüştü. Karşıma o çıktığından beri dünyam alt üst olmuştu. Bütün dünyam o olmuştu. Beni bırakacak diye ödüm kopuyordu beyler.
    Ne bakmaya kıyabiliyordum, ne öpmeye…

    Ercan tarif ede ede buldum zaten bunları. Bir piknik masasında oturuyorlardı. Aralarında tanımadığım kişiler de vardı. Önemsemedim. Tikiye benzemiyorlardı sıradan bir muhabbet dönüyordu masada. Zeynep başak ile sohbet ederken ecrin kozalakları inceliyordu.
    Yine farklıydı, yine. Hep gidiyor değişik bir şeylerle uğraşıyordu.

    Arkası dönüktü, beni görmemişti. Zeynep de öyle. Sesimi gürleştirerek “herkese merhaba” dedim.

    Masadaki erkekler-kızlar karşılık verdiler. Zeynep ile ecrin ise benden tarafa baktılar. Benim ise gözüm özellikle ecrin’de idi.
    Kaçmasına karşın hazırdım. O cadıdan her şey beklenirdi. Ama bunu yapmadı. Bir süre bakıştık. Masadakiler bizi pek fark etmemişlerdi yani bakıştığımızı, kendi işlerine bakıyorlardı.

    Ercan ile başak ise kendi işlerine bakar taklidi yapıyorlardı.

    Bakışmamızdan sonra gözlerini devirir gibi bir hareket yaptı, kozalak toplamaya geri döndü.

    Ercan’a ekmeklerin arasını doldurmak için yardım ediyordum. Zeynep de masadakilerin isteklerini alıyordu soğan-domates-salatalık isteyen istemeyen durumuna göre.
    Ecrin ise masada ruhsuz bir şekilde oturuyordu.

    Sanki beni görünce kozalakları bile inceleyecek hali kalmamış gibi. Bu kendimi biraz gib gibi hissetmeme sebep olsa da toparlandım.

    Mutsuz başlayan piknik mutlu bitebilirdi.
    ···
   tümünü göster