1. 51.
    +13
    havuzlu çarşıdan çıkmıştık. nereye gittiği hakkında da pek bi fikrim yoktu ne yalan söyliyim. bi iş merkezi gösterdi dediki: sen buranın kahvesini hiç içtin mi?
    ben de yok amk daha yeni geldim nerden bilcem falan demedim tabiki başımı iki yana salladım. ayrıca öyle elit ve zengin yerine falan da benzemiyordu panpalar acayip sıradan ötesi bir bina.
    işte ecrin de övüyo yok efendim terası şöyleymiş kahve çeşidi bolmuş bilmem ne. bir yandan da yağmur öküz gibi yağıyor üstüm de ıslak kesin zatürre olucaktım lan. en azından kesin grip olucaktım yani o cepteydi.

    bir yanım ecrine kızarken diğer yanım ona kıyamıyordu. onu beklerken trafik kazası geçirmiş olabileceğini bile düşündüğümü hatırlıyorum. kendi kendime iyi tırsmıştım. beni o kadar bekletmesine rağmen kalbimin diğer köşesi mutluluktan uçuyordu geç de olsa geldi, sağ salim geldi diye... onun yüzünden grip, zatürre kuş domuz gribi ne tak olacaksam umrumda değildi.

    her neyse iş merkezinin külüstür asansörüne bindik. ecrin 10. kata bastı tuşa. çıkıyoz yavaştan. asansör durdu amk. tam da beni bulur zaten. tek istediğim kahve içip biraz ısınmaktı çünkü ciddi anlamda dişlerim birbirine çarpıyordu. aynı zamanda soyunmam da gerekiyordu çünkü sırtım ıslaktı. ciğerlerimi üşütmem de olasıydı.

    ecrin düğmeye habire basıyor, asansörde kaldığımızı kabullenemiyordu. bende ıslak beremi çıkardım suyunu sıktım amk bir de sinüzit olmak istemiyordum kafamda ıslak bereyle.
    resmen belayı çekiyordum lan, anneme tez zamanda nazar duası okutturmalıydım. telefonlarımızı çıkardık, çekmiyordu.
    harika dıbınakoyim!

    asansörde sevdiğim kızlaydım, sırılsıklamdım, 2 saat boyunca yapmaya uğraştığım saç takuma benziyordu, hasta olacaktım.
    ilk seçenek oldukça cazip gelsede diğer seçenekler bu durumun aleyhime olduğunu kanıtlıyordu.
    ···
   tümünü göster