1. 1.
    0
    ben çocukluğumdan bu yana tamamiyle "başarısız," sönük, işe yaramaz ve umutsuz birisiydim. aslında bakarsanız içimde bir çok şey barındırıyordum, iç dünyam anormaldi, çok fazla hayal kurar, film izler, kitap yazar, müzik ve benzeri bir çok sanatla ilgilenirdim. sosyal hayatım tamamiyle sıfırdı, asosyaldim ve sosyal fobim vardı. insanlardan nefret eder, hayvanları çok severdim. kesinlikle milli olmamıştım ve kızlar konusunda mutlak bir umutsuzluğa sahiptim. şişman, hormonel bozukluklar yaşayan, suratının her tarafı sivilce ve sakal ile kaplanmış, kaderine lanet okuyan iğrenç bir ergendim. maalesef. ayrıca şunu da söylemeliyim ki, "büyük başarılar her zaman büyük acılar üzerine kuruludur." örneğin bu söylediğim cümle, anton szandor lavey'in bahsettiği prensiplerden birisidir. ( örn: acun ılıcalı. geçmişi oldukça kötü, genç yaşta ailesini kaybediyor mesela. ardından geleceği oldukça parlak olan bu herif, adriana lima'yı, ludacrisi, 50 cent'i ve nicelerini türkiye'ye getirebilecek kadar güçleniyor, zenginleşiyor. )
    ···
   tümünü göster