1. 1.
    +3
    değerli dostlarım,

    pazara çıkamamaktan, mıncıklaya mıncıklaya domates seçememekten müzdaribim. geçen gün yine halkımla kaynaşmak, bilgi ve birikimlerimi aktarmak için en uygun mekanlar nerelerdir diye düşünürken aklıma semt pazarları geldi. kendi semtimde ve civar semtlerde pazara zaten çıkamıyordum. birinci nesilim diye gösterilen aşırı ilgi ve alakadan rahatsız oluyordum. sonuçta ben de bir ademoğluydum.

    varoş bir semtin pazarına gitmenin en iyisi olduğunda karar kıldım. arabama atladım. pazarın 2 3 sokak ötesine park edip, yola koyuldum. bir yandan da telefonumdan ikinci ve üçüncü nesil tıfılların ne gibi haylazlıklar peşinde olduğundan, diğer nesiller üzerinde nasıl hakimiyet kurmaya çalıştıklarından haberdar olmak amacıyla sözlüğü karıştırıyordum.

    pazara girdim. 1 kilo domates almak için tezgaha yaklastım ve sakince seçmeye başladım. ancak o sırad telefonum elimden düşerek pazarcının önüne fırladı. pazarcı, abi telefonun düştü buyur derken göz ucuyla görmüş olacak ki birinci nesil olduğumu farketti. o heyecanla tezgahı dağıttı. o kalın ve tok sesiyle birinci nesil bir insanın burada olduğunu, birinci nesil bir insana çok yakın olduklarını ilan etmeye başladı. ellerime sarılanlar, bacaklarıma dolananlar, dilek tutanlar, çaput bağlayanlar oldu.

    arkadaşım, birinci nesiliz diye gönlümüzde domates de seçemeyecek miyiz? bu nasıl bir zulümdür hayret bir olay
    ···
   tümünü göster