1. 151.
    0
    Sabah olduğunda imam küçük eve geçmiş. Kitabın, sakladığı değirmen taşının altında olduğundan emin olunca rahatlamış. içeriyi toparladıktan sonra bu eve geçmiş.

    Mustafa – (gözlerini ayırarak) Sen az önce ne dedin!?

    Tarık – (ben de onu diyorum gibilerden başını sallayarak) Evet amk. Kitabı sakladığı yeri yazmış deftere.

    Alayımız züt olmuştuk!

    Nilay – Olm sen ciddi misin lan!?

    Ahmet ortaya atılıp defteri kurcalamaya başladı, gül, nilay ve serhat ta yanına ilişiverdiler.

    Ben bir yandan onlara bakıyor bir yandan da “ne olur şaka olsun” diye içimden sayıklıyordum.

    Mustafa – (sinirlenmişti iyice) Girdin mi lan sen küçük eve?

    Tarık – (çekingen bir tavırla) Yok kirve ne işim var amk!? O kadar da cesaretim yok valla kusuruma bakma!

    Mustafa – Senden her şeyi bekleri..

    Ahmet – (bağırarak) ooohaaaa amk!

    Serhat geriye atmıştı kendini. Gül nilay a sarıldı.

    Ben – Ne oluyor lan gibik! (korkmuştum iyice) Ne yazıyor!?

    Ahmet – (korkudan beti benzi atmıştı amk) Doğruymuş lan! Yan evde değirmen taşının altında!

    Bir süre sessizce birbirimize bakındık.

    Mustafa – Ben gidiyorum amk (ayaklandı) Tarık senin de amk! Ben anladım senin derdini bin!

    Tarık – (sinirlenmişti) Ne anladın lan zütveren!? Neymiş derdim benim?

    Mustafa – Kitabın peşindesin sen amk!

    Ben – Tabi varsa amk! Olm çocuk musunuz lan!?
    ···
   tümünü göster