1. 1.
    +7 -2
    7. sorumuza yani Evrim teorisine ise çok farklı bir açıdan yaklaşacağız. öncelikle kunatum fiziğini ortaya çıkmasını sağlayan çift yarık deneyi ile kuantumu çok az bir şekilde açıklayarak bazı şeylerin bizim için anlam kazanmasını sağlayalım ;

    çift yarık deneyinin eğlenceli bir görsel açıklamasını bu videoda bulabilirsiniz ; http://www.youtube.com/watch?v=q3H7wR_IR3w

    Young deneyi olarak da bilinen çift-yarık deneyi, madde ve enerjinin aynı anda dalga ve parçacık özellikleri sergileyebileceğini gösterir. Deneyin basit versiyonunda lazer ışını gibi koherent (eş fazlı) bir ışık kaynağı, iki paralel yarık açılmış ince bir levhayı aydınlatır, ve yarıktan geçen ışık levhanın arkasındaki bir ekranda gözlemlenir. Işığın dalga doğası ışık dalgalarının iki yarıktan da geçerek girişim yapmasını, ve ekranda aydınlık ile karanlık bantlar oluşturmasını sağlar, ki bu sonuç ışık tamamen parçacıklı yapıda olsa beklenemez. Fakat, parçacıklardan veya fotonlardan oluşuyormuş gibi, ekranda her zaman ışığın soğurulduğu görülür. Bu durum dalga-parçacık ikiliği olarak bilinen prensibi ortaya koyar.

    ( http://tr.wikipedia.org/w ... C4%B1k_%28Young%29_deneyi )

    Bu tanımdan önemli bir sonuç çıkmaktadır ;

    gözlemci maddenin davranışına direk etki etmektedi. Bilinç ile madde etkileşimini sebebi olduğu bu durum ise sebebi kesin bir dille veya teoremle açıklanamayan bir durumdur. Maddenin ve enerjinin bu davranış biçimi bildiğimiz tüm fizik yasalarını ihlal eder.

    Bu bilgi temelini attıktan sonra bir de evrime matematik gözüyle bakalım ;

    Evrimi olasılık teoremi üzerinden matematik kabul etmez. evrim durumları anlatılırken "şu oldu bu oldu" diye kesin bir dille anlatılmaktadır , fakat anlatılmayan olasılık durumu tüm dünya genelinde olan bir piyangonun size çıkmasının kesin olduğuna inanmak gibidir. keza bu olasılık bile 10 üzeri 118 kez daha kuvvetlidir. örnek olarak anlatılan ve öğretilenlerde "canlı sudan çıkmaya başlayarak kara hayatına uyum sağlamaya başlamıştır... " denir , fakat cümlenin doğrusu şudur ;"canlı 10 üzeri 48'de 1 ihtimalle sudan çıkmaya başlayarak kara hayatına uyum sağlamaya başlamıştır... " olması gereklidir. bunları bilimsel olarak da destekleyebilirsiniz.

    keza biyoloji size hayal gücünüzü kullanma yetisini verir fakat matematik kesindir ve nettir. biyoloji biliminde "bu şu an iki olabilir ama önceden 1 idi çünkü söyle söyle şeyler oluşarak 2 olmuştur" der fakat matematikte 2 , 2dir , 1 ise 1dir. kesindir , nettir. ihtimaller hesabı ile evrim teorisi yüzlerce kez çökertilmiştir. keza ihtimaller teorisine göre bu ihtimal tüm evrende gezen bir toz parçasının size denk gelmesi gibi bir durumdur. keza bu toz parçasından size binlerce kez denk gelmesi de gereklidir , 1 kere değil. yani matematiğe göre imkansızdır.

    Bu arada bu araştırmayı günümüzde , en son bilimsel sonuçlara dayalı bir biçimde yapan ve kendisi bu hesaplamalardan önce ateist olan prof. dr. stephen d. unwin'e aittir. Bundan önce ise aralarında Pascal'ında bulunduğu birçok matematikçi bu konuda görüşlerini bildirmiştir. prof. dr. stephen d. unwin'e göre tanrı'nın olmama olasılığı 17x10^117de 1'dir. Bu da demek oluyor ki matematik Tanrı'nın varlığını kesinlikle doğrular. Keza matematikte 10^18'de 1 ihtimal imkansız olarak nitelendirilmketedir.

    Bunları neden anlattım peki? Yani evrimle kuantumun ne alakası var?

    gördüğünüz üzere matematiksel olarak , bildiğimiz fiziğe göre hareket eden bir parçacığın bir insan ortaya getirme olasılığı yoktur.

    Peki bu madde bildiğimiz fiziğe göre değil de kuantum yasalarına göre davranırsa? Yani atom parcacıkları bilinçli hareketlerde bulunursa?

    işte bu zaman evrim mümkündür. Fakat burada atlanılmaması gereken bir nokta vardır. Eğer madde kuantum yasasına göre bilinçli hareket ediyor bile olsa , belli bir bilgisi olmasan bunları deneme yanılma yoluyla bulması gene imkansızdır. keza Jeolojik olarak evrime bakarsak eğer kütlesel yokoluşları görebilmekteyiz. Yeryüzü 5 defa kitlesel yokoluştan geçmiştir. Bunlardan 3.sü ise en ünlüsü olan ve dinazorları yokeden Kretase-Tersiyer yokoluşudur. Bu yokoluşlar çerçevesinde Dünya üzerindeki türlerin %99.6sı türlerin soyu kurumuştur. Keza ilk yokoluşun 3 milyar yıl önce olduğu düşünülürse ve o zamanlar dünyanın şu anki tür sayısının 250 kat fazla olduğu düşünülürse evrim o kadar hızlı ilerlemeliydi ki , 200-300 yıl içerisinde çok rahat gözle görülür farklar gözlemlememiz gerekirdi. Yani eğer evrim varsa bile kuantum yasalarına göre ve belli bir bilgi birikimi olan maddeler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu bilgileri kendiliğinden öğrenme gibi de bir şansı yoktur. veya varsa eğer bildiğimiz fiziğe göre değil kuantum fiziğine göre hareket etmektedir ve bunu da yapmayı durdurmuştur , çünkü eğer devam etseydi kesinlikle bunu gözlemleyebilirdik.

    Dolayısıyla evrimin olması bile Tanrı'nın yokluğunu kesinlikle kanıtlayan birşey değildir.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster