0
dediğim gibi birkaç gün, bunları düşündüm.
şu son işlemlerden sonra intiharımı planlama kararı aldım.
kitabı açmak için gücüm yetmiyordu bir türlü.
sürekli daral basıyordu, bende o gün akşam-gece arası bir saatte
dışarı çıktım, temiz hava almak için. yürüdüm dolaştım falan.
eve geri döneceğim, fakat evin olduğu sokakta, sokak lambaları
çalışmıyor. sanılan gibi varlıklarla alakası yok;
yağmur yağınca kaçak var diye elle yapılmış bir şey. bu
biz oraya taşındığımızdan beri olan bir şey yani. neyse dediğim gibi
önce baya bir tur attım, gece yarısını biraz geçiyordu ki
eve dönme kararı aldım. yavaş yavaş yürüyorum, yolun sonunda
bizim ev var. sokağın başında ışıklar var, biraz daha yürüdüm,
karanlık kısma geldim. kimse yok, ses bile ötmüyor. hava birden
soğudu. "ne oluyor amk" demeye kalmadan, yolun ucu yakınlaştı.
hemen olduğum yerde durdum, karanlığın içinden iki çift kırmızı
is lekesi bana doğru bakıyor fakat, bu bir efekt gibi;
yol komple yakınlaşıyor gibi. dikey vertigo efekti kısaca.
hemen yavaş yavaş geriye doğru yürümeye başladım,
kulağımın dibinde arapça bir sesler. böyle fısıltı gibi.
rüzgar taşıyor sanki sesleri. hafiften soğuk soğuk terlemeye başladım.
fakat eve girmem lazım; özellikle babam feci kıllanıyor zaten.
geriye doğru geldim, nefesimi çektim ve hızlıca koştum.
ilkokul çocukları korkar kaçar ya, aynen öyle.
gözüm kapalı dümdüz bir şekilde koştum. evin önüne gelince,
evin ışıkları aydınlatıyordu. geriye doğru hiç bakmadan eve girdim.
annem, "oğlum ne oldu diken diken olmuşsun" dedi.
"bu oçlar lambaya ne zaman bakacaklar çağırın gelsinler" diye
istemsizce bağırdım. "yavaş" diye içeriden babam bağırdı.
ulan harbiden bana ne oluyor? iyice abuk sabuk hareketlere giriyorum.
dediğim gibi hiçbir zaman alışamıyorsun bu onlara,
sürekli başa dönüyordum. o kadar şey görmeme rağmen,
her seferinde korkuyordum. kesinlikle "tanışık" olunabilen,
bir duygu değildi bu.